Fahrenheit 451 hayatımızda unuttuklarımızı, yaşarken
farkına varamadıklarımızı kısaca hayatı sorgulayarak bize anlatır. Bazen bir
otobüste, metroda, kaldırımda farkına bile varmadığımız insanların, ne kadar
yalnızlaştığı ya da nasıl yalnızlaştırıldığı bundan yarım yüzyıl öncesinden
bizlere bilim-kurgu olarak haber verilir. Kağıdın tutuşma derecesi olan
Fahrenheit 451, okuyucuda zamanın yakıcı etkilerini bir itfaiyeci ile bize
anlatır.
Fahrenheit 451, ABD’de ilk defa 1951 yılında yayımlanır ve
ünlü Fransız sinemacı François Truffaut tarafından 1966 yılında sinemaya
uyarlanır. Eserde despotik bir toplum sistemi çizilirken, okuyucuya yıkılmaz
bir bilinç de kazandırılır. İşini seven bir itfaiyeci olan Guy Montag’ın
yaptığı iş, yangınları söndürmek değil, kitapları yakmaktır. Yaktığı kitapların
kokusunu içine çekerken neye hizmet ettiğinin de pek bilincinde değildir
aslında. Yaktığı kitapları hiç okumamıştır; çünkü bu yasaktır. Kitaplarla
tanışması genç bir kız sayesinde olur ve hayatında da sorgulamalar o gün
başlar. Gizliden okuduğu bir kitap artık hayatının sonu, belki de başlangıcı
olacaktır.
Bradbury kitabında ütopik bir gelecekten bahseder; fakat
günümüzde anlattığı çoğu şey gerçekleşmiştir artık. Günümüzde yaşananları,
kitapta anlatılanlarla düşünürsek şunları görmekten kaçamıyoruz:
Kül olan kitaplar
Reklam panolarının neden büyütülüp uzatıldığı fikrine
kitabın yaprakları arasında cevap bulurken, zamanımızın ne olursa olsun “mutlu
ol” saçmalığına da istemeden muhatap oluyoruz.
Bradbury çağımız için şöyle der: “Çağımız kullanılıp atılan
kağıt mendil çağı. Burnunu bir kişiye sil buruşturup at, başka birini al, sil,
buruştur, at. Herkes bir diğerinin eteğine siliyor. Tuttuğun takımın bir
programı senin elinde olmazsa, adlarını bilmezsen onlara nasıl bağlanabilirsin?
Sahada ne renk forma giyeceklerini bilmemiz gerekmiyor mu?”
Hey adamım düşünmelisin! Bazen yağmurda yürümelisin,
arkadaşlarınla sohbet etmeli, hiç yapmadığın uzak kaldığın şeylere dönmeli son
olarak da okumalısın.
Günümüzde kimsenin bir başkasına ayıracak zamanı kalmadı,
özellikle şehirde yaşayan bizler bunun ne demek olduğunu iyi biliriz. Kimse
bize uymaz biz de kimseye pek uymak istemeyiz. Sosyalleşme durumunuz nedir? Çok
sosyal misiniz, yoksa asosyal mi? Asosyal arkadaşlar hiç cam kırmamışlarsa bu
kitapla pek çok cam kırıp sosyalleşebilirken, sosyal arkadaşlar da oturup
evlerinde “hiç düşünmediklerini” düşünebilirler. Hiç arkadaşı olmayanlar
arkadaş edinebilir, evlenmek isteyenler evlenebilir, ölü iseler dirilebilirler
bu kitapla. Bu yazdıklarımla bir kişisel gelişim kitabından bahsettiğimi
düşünmeyin, öyle değil çünkü. Gerçek sadece…
İnsanlar hiçbir şey konuşmuyor
Sessizleştik, yalnızlaştık, metalar haline dönüştük.
Bunları geçemeyiz ama nasıl dönüştüğümüzü de ne yazık ki fark edemez hale o
kadar geldik ki duvar gibi olduk adeta. Bize top atılıyor biz de karşı tarafa
yolluyoruz, bize çarpılıyor hiçbir şey yapamıyoruz. Fark etme ya da bir
şeylerden rahatsız olma zamanımız gelmedi mi? Bu yazı, hayatımızı ve
yaşadıklarımızı bir kitapla değil, bizimle değişebileceğini söylüyor, unutmayın!
Değişim tükettirir
Kitaplar kısaltıldı, özetlendi, renklendi, karikatür doldu;
kameralar hızlandı; sözlükler hayatımızdan uzaklaştı. Yaşam dolaysız, işler
kısa, eğlence çalışmaktan hemen sonra bazen ondan önce, çocuklar yuvadan
üniversiteye oradan hiç kopmadan hayata. Düğmenin yerini fermuar, kitabın
yerini televizyon, giyinirken düşünecek zamanımız bile kalmadı hayatta, iyi mi?
Kitaplar neden yakılır?
Zenciler Sambo’yu sevmezler, beyazlar Tom Amca ile ilgili
bir şey hissetmezler. Yak gitsin. Birisi çıkmış akciğer kanseri hakkında kitap
yazmış. Sigaracılar ağlıyor mu? Yak gitsin kitabı diyordu Montag’a gizlice
okuduğu kitap. Yak yak, yak bir şeyleri!..
Evet, yakma sırası bizlere gelsin. Toplayın kitaplarınızı
ve bakın hepsi aynı şeyleri anlatıyor değil mi? Neden okuyoruz, toplayın bu
kitaptan sonra yakalım hepsini. Doğru okumak, farklı anlamak, farkına varmak ve
yaşamak için tekrar okumaya başlayalım, kendimizi yakmamak için. Hayatı
ateşleyen bu kitabı sayın okur size önerirken, gelecek hayatınızın bir ateş ve
su ayrımı gibi bir ayrımdan oluştuğunu unutmamanız dileğiyle.
Fahrenheit
451, Ray Bradbury, İthaki Yayınları
