Hem şair olup hem de berberlik yapan edebiyat dünyasının sevilen
ağabeyi Nurettin Durman berber dükkânında saçları, şiir dükkânında kelimeleri
düzeltiyor. Şiir ve hikayelerinde dolambaçsız, akıcı, okuru yormayan bir yol
izliyor ve arı duru her şeyi şiirine dâhil edebiliyor. Şiirin rengine,
ahengine, sesine, sedasına, ritmine dikkat ederek şiirlerini öyle yazılmış
kabul ediyor. Edebiyat dergilerinin ve Türk şiirinin 50 yıldır takipçisi olan
Durman, bugün dört dergide birden şiir yayınlıyor.
Beylerbeyi’ndeki berber dükkanında ölünceye kadar Cahit Zarifoğlu’nu tıraş etti. İsmet Özel’de tıraş olmaya sürekli ona giderdi. Sezai Karakoç Beylerbeyi’ne gittiğinde ona uğrar selam verir, muhabbet ederdi.
Beylerbeyi’ndeki berber dükkanında ölünceye kadar Cahit Zarifoğlu’nu tıraş etti. İsmet Özel’de tıraş olmaya sürekli ona giderdi. Sezai Karakoç Beylerbeyi’ne gittiğinde ona uğrar selam verir, muhabbet ederdi.
Edebiyat
dünyasında şiirlerinin yanısıra dostluğu ve muhabbetiyle de bir o kadar
sevilen Nurettin Durman’la "şiir" üzerine konuştuk.
ŞİİRİN
ÖNÜ DAİMA AÇIK!
Her
şairin şiire başlama hikâyesi vardır. Sizin dünyanıza şiir nasıl girdi?
Benimki önceden tasarlanmış bir
şey değil. Oturup da şiir yazayım diye değil. Bir gün dükkânın önünde oturmuş
şiir yazmaya başlamışım. Ani bir şey yapar gibi. Böyle bir başlangıç
Yaklaşık
50 yılı aşkın süredir şiir yazıyorsunuz. Edebiyat dergilerini de yakından takip
eden biri olarak Türkiye’de son 50 yılda şiir nereden nereye geldi? Şiirle
devam eden yolculuğunuz size neler öğretti?
Şiirin önü açık oluyor daima.
Geçmişin geleceğe bıraktığı çok şey var tabii. Onları inkâr etmek kimseye bir
şey kazandırmıyor. Dergilerin bir şiir heveskârı için vazgeçilmez bir imkân
olduklarını düşünüyorum ve böyle önemli buluyorum.
Şiir sürekli bir hareket
halinde kendini geliştirerek ilerliyor. Özellikle günümüzün yeni yetme genç
şairleri daha cevval, daha hareketli bir şiiri gündeme taşıyorlar. Dilin de
yani Türkçenin de daha çok kelimeyle konuşuluyor olacağı-olduğunu da hesaba
kattığımızda kaçınılmaz olarak şiirin yenilenerek kendini ortaya çıkarması
gerekiyor.
Şiirin bir gelişim süreci
olacak ki kalıcılığını da kendisi ortaya koysun. Önceki şairlerin gelecek olan
şairlere bıraktıklarını bir şiir hazinesi olarak kabul ediyoruz elbette.
Onların devamından yolculuklar çıkaracağız kendimize. Geçmişi olmayanın
geleceğinden ne fayda ola ki…
Şairin hayatı şiiriyle kaimdir
diyorum. Öğrenildi, yaşanıldı, çok şey oldu tabii.
ŞİİR KENDİNİ YAZDIRMAYI İSTEDİĞİNDE BENİ RAHAT
BIRAKMAZ
Her
şiirin kendine has bir dünyası oluyor. Siz şiirlerinizi yazarken nasıl bir
dünya oluşturuyorsunuz? Şiir yazarken neye, niçin önem veriyorsunuz? Yazdığınız
şiirden bir beklentiniz oldu mu?
Her şairin bir dünyası var
doğal olarak. O dünyanın içinde olup bitenler bizi bir değirmen taşının buğdayı
öğüttüğü gibi o dünya da bizi öğütüyor. Ne imişiz biz nasıl biriymişiz diye
kendimizi un ufak olmuşken bir görelim bakalım. Yapıp ettiklerimiz nasıl bir
şeydir sadra şifa tarafları var mıdır yoksa gölgeye kılıç sallamak kabilinden
şeyler midir? Dünyamın şekli şemaili içinde oluşan şiir kendini yazdırmayı
istediğinde beni rahat bırakmaz. Zamanı ve zemini dikkate almadan bana eziyet
eder ancak kendini yazdırdıktan sonra beni de rahat bırakır.
Şiirin rengine, ahengine,
sesine, sedasına, ritmine dikkat eder öyle yazılmış kabul ederim.
BEYLERBEYİ’NE
UĞRAYAN YAZARLARI ANLATACAĞIM
Uzun
yıllar Beylerbeyi’nde berberlik yaptınız. Berber dükkânınıza İsmet Özel, Cahit
Zarifoğlu, Osman Konuk gibi şairlerin gelip gittiğini, Sezai Karakoç’un size
selam verdiğini biliyoruz. Bu berber dükkânında yaşadığınız anıları kaleme
almayı düşünüyor musunuz?
Beylerbeyi’ne uğrayan şairler,
yazarlar, çizerler nasip olursa bunu gün yüzüne çıkarırsam kendime bir iyilik
yapmış olacağım. Bir tarih serüveni içerisinde bana çok şey veren, dostluklar,
arkadaşlıklar kazandıran bir yerde de yazı hayatıma güzellikler katan
inceliklerin, muhabbetlerin oluşum ve gelişim sürecinin kayıt altına alınması
olacak. Ya nasip…
GENÇLERİN
DERGİLERDE YAZARAK İYİ ŞAİR OLACAKLARINA İNANIYORUM
140
karakterle anlaşan bir toplumda yaşıyoruz. Sosyal medyanın şiire etkisi
olduğunu düşünüyor musunuz? Bu değişimin ortasında gençlerin şiire ilgisini
nasıl görüyorsunuz? İlginizi çeken, yetenekli genç şairler var mı?
Sosyal medya şimdilik ne oldum
delisi olmuşlar gibi bir karışık durumun bir bocala durumunun, hatta bir arayış
durumu içinde olduğunu söyleyebiliriz. Daha nesebi sahih bir hal içinde değil.
Yani rüştünü ispat etmesi gerekiyor. Bu haliyle bir inandırıcı olmak vaziyetini
de hak etmesi anlamına da geliyor. Şimdilik bir hevestir gidiyor. Böbürleniyor,
kabarıyor, meydanlarda caka satıyor.
Tabi bu geçici bir durum
olmalı. Bu bilişim bu hızlı iletişim çağında sosyal medyanın önemi daha da
artacak gibi görünüyor. Önemli olan onu kalitesi, onu itibar edilir, onu
güvenilir bir şekilde kullanabilecek miyiz?
Şimdilik şiire faydası
görülmüyor. Adeta şiiri basite indirgeyen bir pozisyon yükleniyor gibi. Genç
şair veya şiir heveskârı herhangi biri orada kolaylıkla şiirini yayınlıyor. Ne
yazık ki oradaki tıklanma rakamına kaptırıyor kendini ve kendini yeterli
buluyor böylece.
Ben gençlerin dergilerde, yani
matbaada kâğıda basılan dergilerde yazarak iyi şair olacakları kanaatini
taşıyorum.
İyi genç şairler iyi şiirler
yazıyorlar, yayımlıyorlar. Onları severek, sevinerek okuyor ve geleceğin iyi
şairleri olarak gündemimizde yerlerini alacaklarını şimdiden görür gibi
oluyorum. Eksenini doğru tutmuş, yolunu şaşırmamış, diriliş ruhunu özümsemiş
genç şairler geldiler ve geliyorlar.
ŞİİRİN ÇIKMAZI DİLDEDİR
Türk şiiriyle ilgili değerlendirmelerde
sürekli Türk şiirinin bunalımda olduğuna dair yorumlara rastlıyoruz. Türk
şiirinin bunalımda olduğunu düşünüyor musunuz? Türkiye’de şiirin çıkmazı nedir?
Şiirin bunalımda olduğuna
inanmıyorum. Bunalımda olan insandır. Şairde bir insan olduğuna göre kendi
bunalımlarını şiire yüklemeye uğraşarak kendini temize çekiyor sanısına
kaptırıyor. Kapılıyor demiyorum, kendini kaptırıyor. Öylece kendini rahatlamış
sanıyor garibim. Hâlbuki rahatlık yok. Çile var, zahmet var ve tabii ki şiir
var.
Şiirin çıkmazı dildedir. Kaç
kelimeyle konuşuyoruz kaç kelimeyle yazıyoruz mesele buradadır diye
düşünüyorum.
HADİSLER
BİRER HATIRLAYICI
Son
olarak Ramazan ayında yayınladığınız “40 Hadis 40 Yazar” kitabınız çıktı. Böyle
bir kitabı hazırlama fikri nereden çıktı? 40 farklı yazarın hadis yorumlarına
okuyuculardan nasıl tepkiler aldınız? Yayınlamayı düşündüğünüz başka kitaplar
olacak mı?
Konuşurken, sohbet ederken,
genç arkadaşım Âdem Özbay ile yazar, yayıncı, camiamızın yazarçizerinin
gayretleri, hali pür melalimiz, derken; uzaklaştığımız ve hatta giderek eksen
kaymasına sebebiyet vermesi muhtemel zamanımızın algı atmosferi çerçevesinde
sohbet ederken hadisler birer hatırlayıcı olarak gelip masamıza kondular.
Önceleri tereddüt geçirdim ama yazar arkadaşlarla temasa geçince daha da bir
iştiyakla işe koyuldum. Allah nasip etti kitap ortaya çıktı…
Başka kitaplar. Allah ömür verirse…
Ve tabi nasip ederse… Güzel şeyler olacak inşallah…
Nurettin Durman'ın daha önce yayınlanan aşağıdaki şiirini sizler
için alıntılıyoruz.