''3 Günde Kur’ân Öğreten Program'' Marmara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camii’nde başlıyor. 7’den 70’e herkesi
Kur’ân’la buluşturan programın koordinatörü Ferruh Erel, program hakkında sorularımızı
cevapladı.
Tüm İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslâm Enstitüleri
Mezunları Derneği (TİYEMDER), Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve
Üsküdar Belediyesi’nin desteklediği “3 Günde Kur’ân Öğreten Program” başlıyor.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camii’nde 6 Haziran’da ders
başı yapılacak programın son kayıt tarihi 3 Haziran.
7’den 70’e herkesi Kur’ân’la buluşturan programın
koordinatörü Ferruh Erel Hoca ile “3 Günde Kur’ân” projesini
konuştuk.
Bu proje nasıl ortaya çıktı, ne zaman başladı?
“3 Günde Kur’ân” programı Marmara İlahiyat’ta 2003
yılında başladı. TİYEMDER tarafından organize edildi. İlahiyat mezunlarının bir
arada kaynaşması için kurulan dernek, 2001-2002 yılında aktif olarak Marmara
İlahiyat’taki başörtüsü yasağında öğrencilere destek anlamında güzel
faaliyetler göstermiş, o zaman yıldızı parlamış bir dernekti.
Ondan sonra da Kur’ân-ı Kerim eğitimi ile ilgili olarak
farklı bir deneyim olsun diye “3 Günde Kur’ân” diye bir program
başlattı. Yani 2003’ten beri bu faaliyet devam ediyor. Belki binlerce kişi bu
programla Kur’ân’a geçti.
Marmara İlahiyat’ta yapılan program buradaki inşaattan
dolayı iki yıldır bizim Çilehane Camii’nde yapılmaya devam edildi. Tabii
Marmara İlahiyat olunca ulaşımdan dolayı katılım daha fazla oluyor. Biz
Çilehane Camii’nde iki senede ancak 400 kişiye ulaşabildik. İnşallah tekrar
aslına döndürüyoruz.
“3 Günde Kur’ân Öğreten Program”ın yaş sınırı
var mı?
7’den 70’e herkes katılabilir. Bizim için okuma-yazma bilmesi ve görme yetisinin iyi
olması yeterli.
Ders günleri ve saatleri ne zaman?
Hafta içi saat 10.00 ile 13.00 arası seminer, 13.30-14.30
arası da günün tekrarı oluyor.
Ne zaman başlıyor program? Süreç nasıl
işliyor?
6 Haziran’da başlıyor. İlk gün, yani pazartesi günü
seviye tespiti yapacağız. Kim ne durumda, kim sıfırdan başlamalı buna karar
vereceğiz. Eksiği nedir bunu göreceğiz. Bunları yazılı dilekçelerle aldıktan
sonra seviyelerine göre kendilerine bir hoca tayin edeceğiz. 10 hanım, 10 erkek
20 arkadaşımız var. Sayıya göre bu arkadaşlarımıza öğrencilerimizi böleceğiz.
Bir hocaya 15 talebe düşecek şekilde ayarlamaları o gün yapacağız.
6 Haziran bilgilendirme mahiyeti taşıyor; herkesin
seviyesini, sınıfını ve hocasını öğreneceği gün olacak. Aynı zamanda bugün
derslere girizgâh yapılacak. Kur’ân harfleriyle, sembolleriyle hafif bir dersle
Kur’ân’ı o gün kursiyerlerin gündemine sokmuş oluyoruz.
Dersler ne zaman başlıyor?
7 Haziran’da asıl dersimiz başlıyor. Harfler, harekeler,
ondan sonra tekrar ettiriyoruz. Üç saat bizim seminerimiz sürüyor. Seminerden
sonra önceki gün yapmış olduğumuz gruplama ile herkesin hocası zaten hazır
oluyor.
İlahiyat camisinin alt katında hanımlar, üst katında (ana
giriş) erkekler Kur’ân dersini alacak. Her hocanın talebesi, kendi hocasının
etrafında rahlelerde oturacak ve bizim o gün seminerde işlediğimiz dersi hoca
ile tekrar edecek. Fazla değil, eksik de değil. O günkü dersi pekiştirmiş
oluyor.
2. gün neler yapıyorsunuz?
Ertesi gün biraz daha hazır geliyor kursiyer. Biz bu
sefer seminerde harflerin birleştirilmesiyle ilgili şeddedir, cezimdir, bunları
işliyoruz o gün. Çünkü en çok zorlanmalar burada oluyor. Harflerin birleştirilmesine
giriyoruz.
Öğleden sonra yine hocalarımız kursiyerlerimize tekrar
ettiriyor konuyu. Tabii kafalar karışıyor biraz.
3. gün dersinde neler var?
Son gün harflerin birleştirilmesi konusuna ağırlık
veriyoruz. Artık slaytta beraberce metin okumaya başlıyoruz. Bakın tanıdığınız
harfler bunlar.
İlk başta ilk gün gösteriyoruz metni. Tanıdığınız harfler
var mı? Kimi var kimi yok diyor. Yüzde 5’i belki harfleri tanıyor. 3. gün aynı
metni koyup şimdi tanıdığınız harf var mı diyoruz? Yüzde 80’i “evet Kur’ân harflerini
tanıyorum” diyor.
Tabii şöyle: Yanlış okuyor, eksik okuyor. Bunların
hepsini biz mükemmeli bekleyerek değerlendirmiyoruz. Burada önemli olan
içindeki o cevheri keşfetmek, Kur’ân’ı öğrenme isteğini canlandırmak. Zaten bir
müddet sonra alışa alışa yanlış da olsa doğruya ulaşmak için kendi kendisini
itecek, ateşleyecek.
İnsanların bile isteye, korkmadan, severek
Kur’ân’ı öğrenmesini sağlıyorsunuz yani.
Aynen. Burada şimdi her hatasına biz “hop” dersek yanlış
olur. Öğrencimizi küstürmüş oluruz ki zaten gelenlerin yüzde 70’i bundan dolayı
Kur’ân öğrenmeyi geciktirmiş. Hocalarımıza gitmişler, hocalarımız da tabi ne
yapacak, homojen bir sınıf olmadığı için seviyeler farklı; biri geliyor iyi
biliyor, biri geliyor yarım biliyor. Hoca da tabi onun ayarını yapamadığı için
iyi bilen kimse gibi davranıyor ona. Bir şekilde o kişinin hocayla bağlantısı
kopuyor. Biz en azından bu bağlantıyı biraz canlandıralım, bu sivrilikleri,
keskinlikleri törpüleyelim diye biraz gaz veriyoruz tabiri caizse. Sırf gaz
değil çünkü öğrencimiz bilerek Kur’ân öğrenmeye devam ediyor. Aynı zamanda
bilgiyi alıyor.
Üçüncü günün sonunda da seminer bitti, hocaları ile
tekrarlarını yaptılar. Ondan sonra Kur’ân-ı Kerim’i direkt veriyoruz eline.
Elif-Ba bundan sonra yardımcı kitap olarak görülüyor. “Bundan sonra Elif-Ba ile
işiniz yok” diyoruz.
Hocaları diyor ki “Kur’ân-ı Kerim’de şimdi tanıdığınız
harfleri birleştirin.” Bundan sonra uygulamaya geçiyoruz. Yoksa 4. günde
Elif-Ba’ya geçelim. Elif-Ba’nın sınırı yok. Baştan sona bitirmenin hiçbir
anlamı yok. Bir ayda çalışan da üç günde Kur’ân’a geçen de aynı şekilde
kekeleyerek okuyor. “Onun 27 gününü çalmaya hakkımız yok” diye düşündüğümüz
için bu programı yaptık.
3. günün sonunda Kur’ân-ı Kerim’i koltuğunun altına
veriyoruz. “Ben Kur’ân’a geçtim” diyor. Ama sıkı sıkı tembih ediyoruz: “Sakın
ha Kur’ân-ı Kerim’i aldıktan sonra gitmek yok çünkü olduğu gibi geriye
dönersiniz. Biz birebir sizi takip edeceğiz, bunu kalıcı hale getireceğiz.”
diyerek toplamda 20 gün bize gelmelerini şart koşuyoruz. Sabah, öğlen arası
hoca birebir onun takibatını sağlıyor. Biz de haftada bir gün hocalarla
toplanıyoruz. Bir durum tespiti yapıyoruz. Eksiğimiz, gediğimiz nedir ya da
ortaya çıkan iyi sonuçlar nelerdir, bunları değerlendiriyoruz.
Son olarak bir kapanış programıyla bu eğitimi
sonlandıracağız inşallah. O gün öğrencilerimizin ellerine boş bir kağıt verip
programla ilgili değerlendirmelerini alıyoruz. Geçen sene ve ondan önceki sene
bu değerlendirmeyi yaptık ve hepsinin memnun olduğunu gördük.
Bu programa devam edenlerin kaçta kaçı
Kur’ân’a geçiyor?
Bizim için önemli olan buradaki sayıdan ziyade
öğrencilerimize Kur’ân sevgisini verebilmek. Tabii ki hedefimiz Kur’ân
öğretmek. Yüzde 95’i Kur’ân’a geçmiş oluyor ve okuyor.
Nasıl öğrencileriniz oldu?
Kur’ân’a geçtikten 3-4 ay sonra hatmeden bir öğrencimizi
biliyoruz. Hanımlarından gizli gelip Kur’ân öğrenenleri biliyoruz. Kimseye
söyleyemeden kaçıp gelenleri veya endişeyle, korkuyla Kur’ân öğrenmeye
gelenleri biliyoruz. Elhamdülillah ama hepsi Kur’ân’a geçti.
Yıl içinde Kur’ân eğitimine devam etmek
isteyenler, edenler oldu mu?
Oldu tabii. Böyle istekte bulunanlara bizim kapımız her
zaman açık. Vaktini kararlaştırdıktan sonra burada hocalarımız var, seve seve
çalışırız. Birebir eğitim için gerekirse hoca da ayarlarız. Gücümüzün yetmediği
yerde hafız talebelerimiz gelir. Onlar da yardımcı olur.
Gelenler oldu böyle. Uzun süre de devam ettiler. Geçen
seneki hocalar ve öğrenciler bir Whatsapp grubu oluşturmuşlar. Hâlâ
haberleşiyorlar.
Çalışanlar için program yapmayı düşünüyor
musunuz?
Talep olursa çalışanlar için Ramazan’dan sonra bir grup
oluşturmayı düşünüyoruz. Hafta sonu olacağı için 5-6 hafta sürebilir derslere
devam zorunluluğu… Gelmek isteyenlere yardımcı oluruz.
Kur’ân okuyamayanlara ya da okumaktan korkanlara
ne söylemek istersiniz?
Kur’ân’ı bize fantastik kitap olarak sundu gerek dış
etkenler gerek içimizdeki cahil tabaka. Hep bize Kur’ân’ın lafızlarını sanki
böyle hiç öğrenemeyecekmişiz, duvarda asılı bir kitapmış gibi anlattığı için
milletimizde de böyle bir önyargı oluştu. Sanki Kur’ân’ın içerisinde bizden
farklı şey var, bizim hayatımızın dışında bir şey var. Onu okuyamayız bile.
Hâlbuki hayatımızın içinde.
Ayrıca bir özelliği var ki Kur’ân’ı Kerim’e adım atana,
öğrenmeye niyet edene Allah yardım ediyor. 29 tane harfimiz var. O harfleri
ezberledikten sonra gerisi zaten çorap söküğü gibi geliyor. Zaten “üç günde”
dememizin sebebi de bu Kur’ân’ın mucizevi yönünü insanlara göstermek. Yoksa
insan kendini verse bir günde de geçer Kur’ân’a. Ama biz diyoruz ki aheste
aheste gitsin, üç güne tamamlayalım.
Korkmasınlar. Farklı bir alfabe olması önemli değil.
Burada önemli olan o 29 harfin şeklini ezberleyebilmek. Resim dersi gibi
düşünsünler. Nasıl resimde zevk alınıyor, şekiller, semboller vs. Korkmasınlar,
çok fantastik bir şey değil.
Hocalar açısından özeleştiri yapmak adına söylersem,
belki de o korkunun sebebi biziz. Biz belki sevdiremediğimiz içindir. Bize
bakmadan bize rağmen öğrenmek için gayret sarf etsinler.
Biz üç günde Kur’ân’a geçireceğimize dair iddialıyız.
Kur’an-ı Kerim’leri ve Elif-Ba’ları hediye olarak veriyoruz. Herkesi bekleriz.
Not: Programa kayıtlar yaz tatili boyunca devam ediyor.
İşte "3 Günde Kur'ân Öğreten Program" dersleri:
Dünyabizim
Not: Programa kayıtlar yaz tatili boyunca devam ediyor.
İşte "3 Günde Kur'ân Öğreten Program" dersleri:
Dünyabizim



