Türkiye’de mızıka denilince ilk
akla gelen isimlerden biri: Mızıka öğretmeni, mızıkacı, anima gitaristi ve
mızıkacısı Tuncay Korkmaz. 2010 yılında “Mızıkçı Melodiler” isimli bir mızıka albümü çıkardı. Anima adlı müzik grubunda gitar ve
mızıka çaldı. Direc-t, Cavit Murtezaoğlu ve Gayda İstanbul'un albümlerinde, "Menekşe ile Halil"
dizisinde, “Sevdaya Durmak-Yüreğine
Sor” filminin müziklerinde mızıkası ile yer aldı. Şimdilerde ise Kadıköy’de atölye derslerine devam
ediyor. Mızıka öğrenmek isteyenlere hem öğretmenlik yapıyor hem de onlarla
muhabbet ediyor. Biz de mızıkacı Tuncay Korkmaz'la
"mızıka" üzerine uzun uzun konuştuk.
Mızıkanın tarihi geçmişinden bahseder misiniz?
Bildiğimiz manada mızıka, o aslında bizim bildiğimiz
çocukların çaldığı mızıkalar vardır, böyle uzun ve çift sıra delikli
olanlar tremolo mızıka diye geçer. Rusya üzerinden bize çok gelen Çin malı
mızıkalardır bunlar. Ama tabi dünya genelinde mızıka diye bilinen şey aslında
blues müziğinde kullanılan mızıka çeşididir. Özellikle son 100 yıldır en çok
üretilen mızıka bunlardır.
Onun dışında daha popüler olan, eskiden daha popüler, şimdi ise hâlâ güncelliğini koruyan pistonlu kromatik mızıka dediğimiz pompalı mızıkalar var. Bunlarda daha çok caz, melodik eserler gibi şeylerle dünyanın her müzik türünün çalınabileceği bir mızıka çeşididir. Ama şu an dünya popülasyonunda en çok kullanılan mızıkalar, 10 delikli blues mızıkalarıdır. Bunu şu an ismini hatırlayamadığım bir muhterem bulmuş, daha sonra Amerika’da hayat bulmuş. Yani zenci müzisyenlerin o yaklaşımıyla bu 'bend' dediğimiz olayı da keşfetmeleriyle artık bluesun ayrılmaz bir parçası haline gelmiş mızıka.
Bu saz nereden geliyor?
Onun dışında daha popüler olan, eskiden daha popüler, şimdi ise hâlâ güncelliğini koruyan pistonlu kromatik mızıka dediğimiz pompalı mızıkalar var. Bunlarda daha çok caz, melodik eserler gibi şeylerle dünyanın her müzik türünün çalınabileceği bir mızıka çeşididir. Ama şu an dünya popülasyonunda en çok kullanılan mızıkalar, 10 delikli blues mızıkalarıdır. Bunu şu an ismini hatırlayamadığım bir muhterem bulmuş, daha sonra Amerika’da hayat bulmuş. Yani zenci müzisyenlerin o yaklaşımıyla bu 'bend' dediğimiz olayı da keşfetmeleriyle artık bluesun ayrılmaz bir parçası haline gelmiş mızıka.
Bu saz nereden geliyor?
Bu sazın özü kamışlı sazlardan geliyor. Mesela Çin’de de
buna benzer sazlar var. İşte Türkiye’de de sipsi vardır, çocukken
oynadığımız balonlar vardır ya, böyle şişirirken "vaaa!" diye ses
çıkartırlar. İşte o kamışın bir yerini dikdörtgen gibi yarıyorlar ve oradan ses
geçerken flütteki gibi bir ses çıkartıyor. Öyle bir sistemi olan saz
yani.
Mızıkanın bluesun içinde hayat bulması nasıl gerçekleşmiştir?
Mızıkanın bluesun içinde hayat bulması nasıl gerçekleşmiştir?
Almanya’da keşfediliyor bu saz. İlk Almanya’da
yapılıyor. Daha sonra da bütün dünyada
yayılıyor. Amerika’ya gittiğinde ise orada çok seviliyor.
Amerika'daki zenciler bu işe el atıyor. Ve sonra mızıkanın
tasarımları tamamen bluese uygun olsun diye yapılmaya başlanıyor. Ama
blues müziği içerisindeki yeri gitardan farklı olmuyor tabi. Gitar, nasıl blues
müziğinin içine yerleşmişse mızıka da bir şekilde bluesun içine girmiş,
yerleşmiş oluyor. Saz olarak girmesinin sebebi ise o duygu dışa
vuruşlarını rahat bir şekilde verebilmesinden dolayı. Elbette buna bluesun bir
şekilde müsaade ediyor olmasından.
Zenciler neden mızıkayı çok seviyor?
Mızıka ufak, ucuz ve kolay
taşınabilir olduğu için olabilir. Pamuk tarlasına giden zenci köleler cebine
atıp gidebiliyordur, sonra çıkartıp çalıyordur diye düşünüyorum. Buna benzer
Yunanistan’da bağlamazaki diye bir saz var. Mesela o, hapishanedeki bir adamın
hapishane demirlerinden geçebilsin diye sipariş ettirdiği bir saz. O saz da
mesela böyle bir şey. Sonuçta mızıka küçük bir saz ve kölelerin bu sazı hem
çalması hem de saklaması daha kolay. Bence böyle bir mantık yürütebiliriz ama
tabi bir tarih kitabını açıp da gerçeğini öğrenebiliriz.
Türkiye’de mızıkanın geçmişi var mı?
Türkiye’de çok geçmişi yok. Genellikle Almanya’dan gelen
Hohner marka mızıka tarihçemiz vardır.
Peki, sizin mızıkayla tanışmanız nasıl oldu?
Peki, sizin mızıkayla tanışmanız nasıl oldu?
Hediye olarak gelmişti. Zaten Blues grubu kurmuştuk. Blues
grubu kurunca işin içine bir tane mızıka çok güzel gider diye düşünmüştük. Ben
çalamadım ama o yeni gelen mızıkayı.
Sizin başka çaldığınız enstrüman var mıydı?
Ben ritim gitar çalıyordum bu ekipte. Sonra mızıkayı nasıl
yaparız diye uğraşırken beceremedim. Bu 10 delikli blues mızıkalarından o
aradığım ses çıkmıyor diye kafamda öyle bir imajinasyon yapmıştım, hayal
kurmuştum. Do, re, mi, fa, sol, la, si, do. O bendi yapamıyordum. Onda bir
nefes tekniği var, “auuur” gibi bir şeyler yapıyorsun, ses bozuluyor.
Bilmediğim için bundan dolayı olmadığını zannediyordum, meğer oluyormuş. Onu da
üç yıl sonra öğrendim. Sonra onu yaptım, grubun içerisine adapte ettim. O
günden sonra grupta mızıkasız bir daha gelme dediler.
Grup dediğiniz Anima mı oluyor?
Grup dediğiniz Anima mı oluyor?
Yok, Anima’dan bir önceki grubum "Herby Blues
Band" diye bir gruptu. Gülce Duru ve Can
Gox birlikteliğiyle tanıdığımız Gülce Duru bizim grubun solistiydi.
Ben üniversite birdeydim, diğerleri lise ve ortaokuldaydı. Kaçak kaçak
konserler veriyorduk barlarda. Çok zevkliydi. Bir düşünsene: Solist 16 yaşında,
klavyeci 15 yaşında.
Bir de "Mızıkçı Melodiler" albümünüz var. "Mızıkçı Melodiler" albümünün hikayesinden kısaca bahsedebilir misiniz?
Bir de "Mızıkçı Melodiler" albümünüz var. "Mızıkçı Melodiler" albümünün hikayesinden kısaca bahsedebilir misiniz?
Anima grubu dağılmıştı. Arada dizilere gidip geliyordum,
mızıka çalıyordum. Grup dağıldıktan sonra ne yapayım diye düşünürken Cavit
Murtezaoğlu'nun stüdyosuna gitmiştim. Dedi ki “Sen mızıkacısın, niye mızıka
albümü yapmıyorsun kendine?”. Bende 'evet neden yapmıyorum' dedim.
Kendisi, aramızdaki hukuktan ötürü biraz baskı yaptı bu albümü yapmam için.
Öyle şakayla karışık ben albümü kaydetmeye başladım. Sonra baktım, evet
mızıkayı biliyormuşum, mızıka çalıyormuşum dedim. Belkide bu yüzden mızıka bana
beşik kertmesi gibi geliyor. Gönlümde bir sürü acayip acayip sazlar var, gel
gör ki dudağımı mızıkaya koyduğum anda biz başlıyoruz raks etmeye. Acayip bir
şey! Mızıkçı Melodiler’de de böyle bir şey oldu.
Mızıka eğitimi kısmına geçmeden önce şarkılar
üzerinden devam etmek istiyorum. “Nani Nani” şarkısını Ayşenur Korivar’la
beraber yorumladınız ve bu çok ilgi gördü. Karadeniz müziğiyle mızıkanın ruh
birlikteliğini, uyumunu nasıl görüyorsunuz?
Şimdi bu bizim yaptıklarımız modern yaklaşımlar tabi. Ben buna modern yaklaşım
diyorum ama mesela Rize’de kız horonu diye bir şey var. Bunu Ayşenur anlattı
bana, hatta beni oraya götürdü. Rize’ye gittik biz, orada “Sevdaya
Durmak-Yüreğine Sor” filminin çekiminde horon sahnesi vardı ve kız horonu için
de birisi mızıkayla horon çalacaktı. Osman abi üstlenmişti bu işi. Şimdi
horonda parçanın tonu Fa diyez minör olacak, ama yapamamışlar teknik bir
konu olduğu için beni çağırdılar. Gittim ve ağzım açık kaldı. Yani Rize’de baya
bildiğimiz horonları orada mızıkayla yapıyorlarmış. Çünkü kadınlar bir
aradalar, erkek giremiyor horona. Mızıkayla kendilerine dem tutuyorlar, böyle
bir şey. Çok acayip bir tavır, dilleriyle mızıkaya vurup dans tavrı
yakalıyorlar. Ve inanılmaz başarılılar. Tek handikabı do mojor mızıkaya hapis
kalmaları. O Karadeniz müziğinin komal, mikrotonal seslerini veremiyorlar belki
ama o coşku içerisinde -çok derli bir şey olmasa bile- o ritim anlayışını
oyunda çok güzel veriyorlar. O tavır çok güzel. Bir sonraki çalışmada inşallah
o tavırla, hatta oradaki otantik müzisyenlerle çalışmak istiyorum. Kendim de
bunun üzerine çalışıyorum. Ama bizim yaptığımız -mesela Karmate’nin bir
şarkısında mızıka çalmıştım-, -yine bizim albümdeki bir iki şarkıdaki o
uygulama- modern yaklaşımlar ve bence çok güzel gidiyor Karadeniz müziğiyle
mızıka, birlik havası veriyor.
Hangisi daha güzel sizce: Country mızıka mı yoksa blues mızıka mı?
Hangisi daha güzel sizce: Country mızıka mı yoksa blues mızıka mı?
İkisinin de tadı ayrı. Country tarzındaki mızıkada daha zorlayıcı bir durum
var. Bluesda, zaten blues için tasarlanmış mızıka ama country de biraz daha
nüans farkı var. Bir de bluegrass dedikleri bir tarz var mesela. Bluegrassta da
mızıka vardır, o da acayip bir hava katar. Mızıka işte yani…(gülüşmeler)
Sizin zevkiniz hangisine yönelik, country mi yoksa blues mu?
Sizin zevkiniz hangisine yönelik, country mi yoksa blues mu?
İkisini de eşit kefeye koyarım ama esas zevkim onların üstünde başka bir
yerde. Yani o ikisinin dışında başka bir yerde başka bir zevkim var. Genellikle
etnik müzik ruh hali içerisinde çalmayı tercih ederim. Çünkü çok açık. Hatta
tasarımlar yapıyorum ama becerip henüz hayata geçiremedim.
Türkiye’de mızıkanın öncüsü kimdir? Mızıkayla
ilgili olarak konservatuarda bir bölüm ya da inceleme alanı yok bildiğim
kadarıyla, dışarıda da çok fazla özel kurs verilmiyor, çünkü bu işi bilen yok,
icracıları amatörler. Türkiye’de mızıkaya yönelik yoğun mesai harcıyorsunuz,
kurs veriyorsunuz.Mesela “gitar, mızıka, klarnet, saksafon, Japonca, İngilizce dersi verilir” ilanları gördüm. Adam aynı kulvarda paket program yapmış bir de mızıka dersi veriyor. Yani böyle mızıka dersi veren hocalar da var. Onlar ders veriyorlar ama yine de biliyorum nasıl ders verdiklerini. Çünkü bu öğrenciler bana dönüyor bir şekilde. E-mail kutum Güzin Ablanın kutusu gibi. “İşte şu mızıka nasıl çalınır, şu mızıkanın bu şeyi şununla nasıl çalınır, şu nasıl olur, bu nasıl olur?” artık yetişemiyorum hızına. Türkiye’de mızıkaya çok ilgi varmış oradan gördüm bende. Sürekli cevap yazıyorum, anlatıyorum, öğrencilerim geliyor.
Türkiye’de Balarısı Ahmet vardı, hâlâ var. Ama artık müzik hayatını bıraktı. O Türkiye’nin mızıkada en bilinen ismidir. Onun için Kalan Müzik’ten yayınlanmış bir mızıka albümü de var. Çaldıkları şovlardan derlemişler, plak kayıtlarından. Onun kayıtlarından bir albüm yapmışlar. Onu saymazsak, şu açıdan saymazsak: bizim yaptığımız bu proje, direkt mızıka adına yapılmış ilk proje diyebiliriz. Yani Türkiye’de mızıka adına yapılmış ilk proje. Ders olarak da kader öyle çizdi ağlarını, 10-15 yıldır mızıka dersi veriyorum, bayağı da ustalaştım o işte.
Mızıkanın tekniğini, teorik kısmını nerede öğrendiniz?
Mızıkada 3 yıl uğraşmama rağmen bir türlü bend
yapamıyordum. Ve o hareket için Blues Brothers konserine gittim ve sahnede
bağırmıştım: “O mızıkayı bana ver, bu mızıkadan o ses çıkmıyor” diye. Bunu
söylerken de utanıyorum şimdi. Sonra adam bana bir güldü, iki güldü, üçüncü de
çıkışta kulise gel dedi. Çıkışta kulise gittiğimde o gitmişti. Çok bozulmuştum.
Sonra bir mızıka dükkanına girdim Taksim Tünel’de. Oradaki görevli,
ilgilenirseniz böyle bir mızıka hocası var dedi bana, Cenk Sarkuş isminde. Benim
mızıkada bend yapmayı öğrendiğim hocam. Kendisi bana üç-dört ders çok yoğun bir
şekilde bu bilgiyi aktardı. Hatta hocalığı da devretti, sonra zaten mızıkayı da
bıraktı.
O üç sene boyunca kendiniz mi öğrendiniz mızıkayı?
O üç sene boyunca kendiniz mi öğrendiniz mızıkayı?
Ben zaten mızıkada her şeyi yapabiliyordum. Her türlü
atraksiyon var ama o hareketi yapamadığım için o blues dünyasına, o bend
dünyasına, mızıkanın o en can alıcı yerine giremiyordum. Zaten müzisyensin ya
aldın mı çalıyorsun zor bir şey değil bizim için. Cenk’le tanışmamdan sonra bend
olayını çözdüm. Ha dedim, oluyormuş. Çok ilginçti benim için.
Bütün öğrencilerime onu diyorum, hayal gücünüzü kösteklemeyin! Belki mızıkadan başka sesler de çıkabilir ama bilmediğimiz için çıkmıyor. Deneysel bir saz. Bütün sazlar deneysel.
Üniversite de hangi bölümde okuyordunuz?
Bütün öğrencilerime onu diyorum, hayal gücünüzü kösteklemeyin! Belki mızıkadan başka sesler de çıkabilir ama bilmediğimiz için çıkmıyor. Deneysel bir saz. Bütün sazlar deneysel.
Üniversite de hangi bölümde okuyordunuz?
Diş Hekimliği okuyordum. Müzik sebebiyle bıraktım, müziğe
geçtim.
Mızıka kursunuzu nerde veriyorsunuz?
Çengel Sanat’ta veriyordum. Ama onlar kapattılar yerlerini.
Şimdi ben de derslerime arkadaşımın atölyesinde devam ediyorum. Bazen Moda’da
sahilde ders veriyorum bazen de kendi evimin balkonunda... değişiyor duruma
göre. Ama grup derslerini genelde atölyede yapıyoruz.
Bundan sonra mızıkayla ilgili yapmak istediğiniz şeyler var mı?
Bundan sonra mızıkayla ilgili yapmak istediğiniz şeyler var mı?
Korkut Alp’le deneysel çalışmalarımız olacak inşallah.
Besteler yapıyoruz. Tanbur ve mızıka üstüne bir beste yaptık mesela. Onun
üzerine gitmek istiyoruz. Hatta mızıka tasarlamak istiyoruz. Makam müziklerini
daha rahat icra etmek için. Çünkü bu sazı % 90 blues için tasarlıyorlar.
Bir de pistonlu mızıkalar var, kaliteleri çok düşük. Sen, bend yap ama o teknik
senin makam anlayışına uymuyor, yetersiz kalıyor. Bir elden geçirilse, bir
revizyon yapılsa, bizim yapacağımız müziklere çok daha uygun olabilecek.
Mızıka yeniden tasarlanabiliyor mu?
Mızıka yeniden tasarlanabiliyor mu?
Evet. Bir ustaya ve bütçeye bakıyor. Yani şöyle düşün:
Mızıkçı Melodi’ler gibi bir çalışmayı tek başıma (kaç tane müzisyen var orada)
bütün ağırlığıyla sırtıma yüklendim, kendi kayıt cihazlarımı aldım ve evde
kaydettim, sonra gidip doğada kaydettim, hiçbir şey beklemeden müzisyenler
geldiler, çaldılar. Sonra bitmiş projeyi götürdük teslim ettik. O proje 2 bin
civarında sattı. Ki o bugünkü satış rakamlarına göre iyi bir rakam. Ve bize bu
projeden geri dönüş olmuyor. Dolayısıyla sen artık üretemiyorsun. Plak
şirketlerinin bu konuda herhangi bir geri dönüşü olmuyor. Yap getir basalım
diyorlar. O yapma-etme süreçleri zor oluyor.
Tulumla beraber çalmayı hiç denediniz mi?
Tulumla beraber çalmayı hiç denediniz mi?
Denemedim ama tulum tekniğiyle mızıka çalmak gibi gönlümde
bir şey var. Onun içinde bir tasarım gerekiyor. Tulumda bir ses dem gider
diğeri üste gezinir. İşte bunlar hep tasarım işleri. Güzel bir birliktelik
olur.
Türkiye’de mızıkaya ilgi nasıl?
Mızıka Türkiye’de sevilen bir saz. Bilmiyorum dünyanın
diğer yerlerinde bu kadar seviliyor mu ama Türkiye’de acayip sevilen bir saz. Özellikle
çocuklukla bağdaşık olduğu için öğrencim olarak gelen birçok insan
“Çocukluğumdan beri arzu ediyorum” diye geliyor. Yüke bak şimdi, ona mızıka
öğreteceksin! Çocukluk arzusuyla gelmiş sana. O yüzden çok duygusal…
Şu an hiç olmadığı kadar mızıka konusunda büyük bir atılım var. Hani gitarda bir camia var. Mızıkada da böyle bir camia var ve giderek genişliyor. Dolayısıyla mızıka adına çok şey olabilir. Yani İstanbul Mızıka Festivali olabilir. Değişik türlerde mızıkacılar çıkabilir. Çünkü bu iş ufuk meselesi, kafayı kırma meselesi. Şimdi, hani ben yaptım diye demiyorum ama yaptığımız o Mızıkçı Melodiler’de ve diğer projelerdeki şeyler ufuk açıcıydı. Ben nasıl bir bend önümde yapıldıysa ve bir anda hayal dünyam genişlediyse bizden sonraki gelen kuşakların da bir şekilde hayal dünyalarının genişleyeceğini düşünüyorum.
Mesela sokakta müzik yaparken bizim bu Romen çocuklardan Umut diye bir çocuk vardı. Çocuk, ben çalarken geldi, baktı baktı gitti. Bir hafta sonra açmış kutuyu önüne mızıka çalıyor. Üflüyor çekiyor, üflüyor çekiyor. Yıllar geçti, şimdi desen ki bu adamın yaptığını yap, ben onu yapamam. Bizim o beğenmediğimiz Çin yapımı mızıkaların içinde tek deliği buluyor ve onu havayla çalıyor ve üstüne bir de bend vuruyor. Bir gün bendeki mızıkalardan verdim, albümü de verdim ona. “Abi diyor sen bu şarkıları mızıkayla çaldığından emin misin?”. Allah Allah dedim! Al bu mızıkayı dedim. “Vay bunlar çok güzelmiş dedi!”. Ona bir tane mızıka vermem lazım yakın zamanda. Hatta ondan kayıt alacaktık, bir türlü fırsat olmadı. Kadıköy’de toplanıyorlar her akşam, o da çalıyor. Çok büyük yetenek. Mızıka konusunda da ilerde söz sahibi olacak biri. Baya yetenekli. Onun tavrında çalan pek görmedim, dünyada da görmedim.
Dünyada mızıka nerelerde yaygın?
Şu an hiç olmadığı kadar mızıka konusunda büyük bir atılım var. Hani gitarda bir camia var. Mızıkada da böyle bir camia var ve giderek genişliyor. Dolayısıyla mızıka adına çok şey olabilir. Yani İstanbul Mızıka Festivali olabilir. Değişik türlerde mızıkacılar çıkabilir. Çünkü bu iş ufuk meselesi, kafayı kırma meselesi. Şimdi, hani ben yaptım diye demiyorum ama yaptığımız o Mızıkçı Melodiler’de ve diğer projelerdeki şeyler ufuk açıcıydı. Ben nasıl bir bend önümde yapıldıysa ve bir anda hayal dünyam genişlediyse bizden sonraki gelen kuşakların da bir şekilde hayal dünyalarının genişleyeceğini düşünüyorum.
Mesela sokakta müzik yaparken bizim bu Romen çocuklardan Umut diye bir çocuk vardı. Çocuk, ben çalarken geldi, baktı baktı gitti. Bir hafta sonra açmış kutuyu önüne mızıka çalıyor. Üflüyor çekiyor, üflüyor çekiyor. Yıllar geçti, şimdi desen ki bu adamın yaptığını yap, ben onu yapamam. Bizim o beğenmediğimiz Çin yapımı mızıkaların içinde tek deliği buluyor ve onu havayla çalıyor ve üstüne bir de bend vuruyor. Bir gün bendeki mızıkalardan verdim, albümü de verdim ona. “Abi diyor sen bu şarkıları mızıkayla çaldığından emin misin?”. Allah Allah dedim! Al bu mızıkayı dedim. “Vay bunlar çok güzelmiş dedi!”. Ona bir tane mızıka vermem lazım yakın zamanda. Hatta ondan kayıt alacaktık, bir türlü fırsat olmadı. Kadıköy’de toplanıyorlar her akşam, o da çalıyor. Çok büyük yetenek. Mızıka konusunda da ilerde söz sahibi olacak biri. Baya yetenekli. Onun tavrında çalan pek görmedim, dünyada da görmedim.
Dünyada mızıka nerelerde yaygın?
Dünyada mızıkanın çok ustası var. Avrupa’da caz müziğinde
çok kullanıyor, Amerika’da gırla blues mızıkacısı var zaten. Hindistan’a git,
Hindistan’da bir mızıka aşıklığı durumu var. Bu Bollywood müziklerini
çalıyorlar. Çin’e, Kore’ye, Japonya’ya geldin mi mızıka tavan yapıyor. Hatta
Kore’de bir tane üniversitenin mızıka bölümü var, mızıka korosu var.
Mızıkası olan biri kendi kendine mızıka çalmayı öğrenebilir mi?
Mızıkası olan biri kendi kendine mızıka çalmayı öğrenebilir mi?
Mesela ben O’yum. Kendi kendime öğreniyordum ama bend
konusunda kitlendim. Adam gözümün önünde yaptığı için bu mızıkayla oluyormuş
diye idrak ettim. Bugün iletişim çağındayız Youtube’da adam "Bak diyor, bu
notayı çekerken içine böyle notayı büküyorsun." demesi, algısı açık bir
müzisyen için yeterli bir bilgi.
Çok teşekkür ederim bu güzel sohbet için.
Çok teşekkür ederim bu güzel sohbet için.
Ben teşekkür ederim.

