Mehmet Şevket Eygi, 1960’larda Bugün gazetesiyle başladığı yazarlık
hayatına bugün Milli
Gazete’de yazdığı günlük
yazılarla devam ediyor.
Kendisini hem Galatasaray Liseli oluşu hem de İslami ilimlerdeki donanımı ile tanıdığımız Eygi, söyleyeceğini direkt söyleyen bir İstanbul Befendisi olarak Müslümanlara yönelik eleştirileriyle dikkat çekiyor.
Kendisini hem Galatasaray Liseli oluşu hem de İslami ilimlerdeki donanımı ile tanıdığımız Eygi, söyleyeceğini direkt söyleyen bir İstanbul Befendisi olarak Müslümanlara yönelik eleştirileriyle dikkat çekiyor.
Milli Gazete yazarı
Mehmet Şevket Eygi ile “Komşuluk Hakları” üzerine konuştuk.
"İSLAM TOPLUMUNDA KOMŞULAR, KARDEŞ VE AKRABA GİBİDİR"
Öncelikle
Müslümanlar için “komşu” kimdir ve neyi ifade eder?
En yakın komşular kapı
komşularıdır. Yani, evin iki tarafındaki yahut karşısındaki komşular. Sonra
derece derece; sokak komşuları, mahalle komşuları… Apartmanlarda oturanlar
için: Kat komşuları, üstteki alttaki komşular…
Komşu
olunacak kimselerde hangi özellikler aramalıyız?
Lisanımızda ve kültürümüzde
‘’Ev alma, komşu al’’ diye hikmetli bir söz vardır. Bir meskene değer veren
faktörlerin başında yanında, yakınında, civarında iyi komşular olması gelir.
Komşuları kötü olan bir ev ne kadar konforlu ve güzel olsa da içindekileri
mutlu edemez.
İyi
komşuluk için uyulması gereken kurallar nelerdir?
Millî kültürümüzün komşuluk
haklarını, vazifelerini, ahlâkını öğrenmiş olmamız gerekir. Materyalist
toplumlarda komşulara bigâne kalınabilir ama bir İslam toplumunda komşular,
kardeş ve akraba gibidir. Sevinçlerine ortak olunur, üzüntüleri ve acıları
paylaşılır. Gerektiğinde yardım edilir, destek verilir. Özel hayatları
araştırılmaksızın onlara göz kulak olunur. Maalesef bugün apartmanın bir
dairesinde tek başına yaşayan ihtiyar bir komşu ölüyor, kimsenin haberi
olmuyor, birkaç hafta sonra dışarıya sızan kokular dolayısıyla harekete
geçiliyor. Bu, eski güzel komşuluğumuzun ölmüş olduğunu gösterir.
"MÜSLÜMAN KOŞUSUNUN MELEĞİDİR"
İslam’da
“komşuluk hakları” nelerdir?
Resulullah Efendimiz (salât ve
selam olsun O’na) ‘’ Kardeşim Cebrail bana komşular hakkında o kadar sıkı
öğütler verdi ki, onların birbirlerine varis olacaklarını zannettim…’’ mealinde
buyurmuşlardır. Bir Müslüman, komşusu ağlarken gülmez… Komşusu açken, kendisi
tok sabahlamaz. Komşusunun bir sıkıntısı varsa onu gidermeye çalışır, buna gücü
yetmiyorsa teselli eder. Maddeperest insanlar komşularının kurdudur…
Müslüman, komşusunun meleğidir.
Müslüman komşusuna iyi örnek olur… Müslüman Kur’an’da öğütlendiği üzere
kötülüğü iyilikle uzaklaştıran kimsedir, komşusuna da öyle yapar… Komşusunun
kasıtsız olarak yaptığı rahatsızlıklara tahammül eder… Komşusuna hayır dua
eder. Komşusunun karısına kızına kötü gözle bakan Müslüman değil
sırtlandır.
"HİÇBİR BÜYÜK İNSAN EFENDİMİZ KADAR KOMŞU VE KARDEŞLİK HAKLARI ÜZERİNDE DURMAMIŞTIR"
Komşulukla
ilgili en sevdiğiniz hadîs-i şerif ve atasözü hangisidir? Bizimle paylaşır
mısınız?
Biraz önce beyân ettim: ‘’Ev
alma komşu al’’… Yine az bir Hâdis-i Şerif meâli yazdım… Ayrıca: “Yâ Ebâ
Zer!... Çorba pişirirken suyunu fazla koy ve komşularını göz et…” hadîsi.
Allah
Rasûlü (sav)’nün komşuluk ilişkileri nasıldı? Bir örnekle bize anlata bilir
misiniz?
Hiçbir büyük insan Efendimiz
(sav) kadar komşu ve kardeşlik hakları üzerinde durmamış, bu konuda kurallar
koymamıştır. Efendimiz (sav)’in komşulara iyilik etmek, onları koruyup gözetmek
hususundaki hadîsleri, emir ve tavsiyeleri bir araya getirilip şerh edilse
kocaman bir kitap olur. O, hadîslerindeki prensip ve öğütleri önce bizzat
kendisi hayata geçirirdi. Bizler, Efendimizin Sünnetini uygulayan, onun
yolundan giden iyi ve uyanık Müslümanlar olsak, Türkiyemiz bir dünya cenneti
olur.
"MÜSLÜMAN BAHÇELİ, BAĞIMSIZ BİR EVDE YAŞAMALIDIR"
Daha
önce yazdığınız yazılarda şehirleşme ve apartman hayatı ile birlikte
Müslümanların komşuluk ilişkilerinin bitme seviyesine geldiğini ifade
etmiştiniz. Şehirde yaşayan, apartmanda hayat süren insanlara “komşulukla”
ilgili neler tavsiye edersiniz?
Sefer tası gibi üst üste yığılmış apartman daireleri İslam’ın
hayat sistemine uygun değildir. Müslüman, küçük de olsa bahçeli, bağımsız bir
evde yaşamalıdır. Muteber hadîs kitaplarında Resullullah Efendimiz (sav)’in
yüksek ve süslü binaları sevmediğini gösteren hadîsler vardır. Maalesef
zamanımızda apartmanlarda yaşamak yaygınlaşıyor. Apartmanda yaşayıp, yine komşuluk
yapmak, komşularıyla ilgilenmek (kayıplar verilse de) mümkündür. Bazıları soğuk davransalar bile 15
ailenin oturduğu bir apartmanda komşuluk yapılabilecek, bir iki üç aile
bulunabilir. Zaman zaman, külfet vermemek şartıyla, karşılıklı ziyaretler…
Kandil geceleri helva pişirip komşulara dağıtmak…Komşuların okula giden çocuklarına
güzel defterler, dolma kalemler, faydalı kitaplar hediye etmek… Komşuların yaşlı anneannelerine,
dedelerine saygı göstermek, ellerini öpmek…
"RAMAZANDA İSTANBUL KONAKLARININ KAPISI HERKESE
AÇILIRDI"
Son olarak eski İstanbul’da komşuluk ilişkileri nasıldı? Ramazan
ayında neler yapılırdı?
Sultan Abdulhamid zamanında
Ramazanda İstanbul konaklarının kapıları iftardan bir saat önce açılırmış. Alt
katta, üst katta sofralar kurulurmuş; halktan, beyden misafirler gelir iftar
ederlermiş. Eskiden bugünkü gibi sigorta yokmuş ama insanlık varmış, şefkat,
merhamet, ikrâm, cömertlik varmış… Eski kanunlarımızdan birinde şu mealde bir
madde vardır: “Bir kişi
arsasına bir ev inşâ ettirse, bu evin bir penceresi komşunun harem kısmına
baksa, ne yapılır?.. Cevap: O pencere örülüp kapattırılır.’’ Zamanımızda maalesef dar sokaklarda
evlerin yatak odaları birbirine bakıyor… Eski İstanbul’da tramvaylarda,
trenlerde, vapurlarda kadınların yerleri ayrıydı. Müslüman bir Osmanlı beyi ve çarşaflı
peçeli hanımı bir lokantaya gidip herkesin arasında yemek yemezlerdi. Lokantaların, muhallebicilerin
hanımlara mahsus perdeli yerleri vardı. Osmanlı, bugünkü Müslümanlardan daha
fazla İslam’a bağlıydı ve İslam’ı hayata uyguluyordu. Bugün maalesef
camilerde kadınlara ayrılmış bölümlerin kafes ve perdeleri bile kaldırılıyor.
Halbuki onlar iffet, ismet, hayâ, edeb perdeleridir.

