Nüfûsunun %35’i Müslüman olan Uganda’da
faaliyet gösteren Hüdâyi Vakfı’nın partner kuruluşu Dayanışma ve Yardım Vakfı –
SENA, insani ve sosyal yardım projeleri ve din hizmetleri
noktasında Uganda’nın maddi ve manevi kalkınmasına yardımcı oluyor.
Özellikle eğitim alanında hizmet veren SENA Vakfı, milli ve manevi duyguları
ile vatanına hizmet etmeyi önemseyen bilinçli nesillerin yetişmesine vesile
oluyor.
Aziz Mahmud Hudâyi Vakfı’nın Uganda’daki
faaliyetlerini SENA Vakfı Koordinatörü Hüseyin Belet ile konuştuk.
2010 yılından bu yana ailemle
birlikte Uganda’dayım. Burada erzak yardımlarımız, adak kurban
projelerimiz, su kuyusu, cami, mescit, kültür merkezi, yetimhane inşaatları
projelerimizle birlikte öncelikle eğitim alanında çalışmalarımıza başladık.
Çünkü Afrika’da sorunların kaynağı eğitim. Eğitimi çözersek fakirliği de
çözeriz diye düşündük. Ülkedeki eğitimciler ve kanaat önderleriyle bir araya
geldik neler yapabileceğimizi istişare ettik. “Gücümüz kadarından sorumluyuz”
düşüncesiyle eğitim dışında neler yapabiliriz diye bölgeyi gezdik. Burada her
alanda yardıma çok ihtiyaç var.
Dünyanın birçok yerinde olduğu
gibi burada da Müslümanların birlik olamamalarından, onları bir arada tutan
güçlü bir kurumlarının olamayışından ve maddi imkânsızlıklarından kaynaklı
sorunları var. Müslümanlar Hristiyanlara göre daha fakir. Devlet yönetiminde,
bürokraside Müslümanlar çok güçlü değil maalesef. Hristiyanların kiliseleri ve
eğitim kurumları daha ihtişamlı, daha modern iken Müslümanların camileri ve
okulları bakımsız bir halde. Mevcut camilerde nitelikli imam açığı var.
Müslümanlara asgari anlamda dinlerini öğretecek ve rehberlik edecek önderleri
yok. Basit ilmihal bilgilerine, nikâh nasıl kıyılır, kurban nasıl kesilir gibi
dini muamelata tam vakıf olmadıklarını gördük.
Burada şu tespiti yapabiliriz:
İnsanlar İslam’a karşı oldukları için değil İslam ile buluşamadıkları için
Müslüman değiller. Bu alandaki eksikliği gidermek amacıyla camiler, mescitler,
kültür merkezleri ve yetimhaneler inşa ediyoruz. “İmamsız köy kalmasın” adıyla
bir çalışma başlattık.
AFRİKA'YA GELMEYELİM DİYE BURAYI KÖTÜ GÖSTERİYORLAR
Son dönemde Afrika’ya yönelik Türkiye’de artan
bir ilgi var. Özellikle gençler devlet teşviki ile Afrika’da sosyal sorumluluk
projelerinde yer alıyor. Ancak bir yandan hâlâ korkuları
olup uzak duranlar var. Sizin gözlemleriniz, tavsiyeleriniz neler? Afrika’ya
hem gitmek isteyenlere hem de burayla ilgili endişesi olanlara neler
söylersiniz?
Türkiye olarak ülkemizde geçmiş
yıllarda yaşanan kısır tartışmalar ve kendi iç sorunlarımız nedeniyle Afrika
ile ilgilenmekte gecikmişiz. Buraya geldikten sonra insanların bize Osmanlı’nın
torunları gözüyle bakıp büyük umut bağladıklarını gördük. Hatta bu manada “Siz
Osmanlı’dan sonra çok sessiz kaldınız” diyerek serzenişte
bulunanlar da oldu.
Mazlum kıta Afrika’nın yeraltı ve
yerüstü kaynaklarını sömüren egemen güçler, bizim bu kıtayla ilgimizi
engellemek için bugüne kadar medyada ve sinemada hep savaşların ve
hastalıkların, yamyamların olduğu bir coğrafya algısı yaymaya çalıştılar.
Haliyle bizim insanımızın gözü korkutulmuş. Örnek vermek gerekirse 2015’te Batı
Afrika’da ebola virüsü ortaya çıktı. O yıl Türkiye’den gelen misafirlerimiz
azaldı. İnşaat yapıyoruz Türkiye’den usta getirmemiz lazım orada ebola var
gelemeyiz deyip gelmediler, biz burada yaşıyoruz korkmayın dedik ama ikna
edemedik. Hâlbuki Batı Afrika ile Doğu Afrika’da bulunan Uganda arasında
3500 km mesafe var.
Uganda’nın en ücra köylerine, dağ
başı diyebileceğimiz en tehlikeli bölgelerine gittiğimizde genç bayan
misyonerleri sırtlarında çantalarıyla batıl davaları için koşturduklarını
gördük. O nedenle özellikle üniversite mezunu gençlere tavsiyemiz medeni
cesaretlerini toplasınlar korkmasınlar, Afrika’ya mutlaka gelip ömürlerinin
zekatı olarak bu hizmet kervanına katılsınlar. Dili problem etmesinler zamanla
öğreniliyor. Afrika büyük bir tecrübe, ufkunuz genişliyor, ülkenizin kıymetini,
büyüklüğünü anlıyorsunuz. Ayrıca yokluğu, mahrumiyeti gören varlığın kıymetini
daha iyi anlıyor.
UGANDA'DA MÜSLÜMANLARIN YAŞADIĞI ZORLUKLAR
Son dönemde hayata geçirdiğiniz ne tür projeler
var, bunlardan biraz bahsedebilir misiniz?
Partner kuruluş Hüdayi Vakfı’nın
ve Türkiye’deki hayırsever kardeşlerimizin destekleri ile Şazeli Hafızlık
Kursu’nu kurduk. Yaklaşık 100 öğrencimiz eğitim görüyor. Bu kursun eksiklerini
ve ihtiyaçlarını giderdik. Kursta ek sınıflar yaptık, yemekhanesini tamamladık.
Yaklaşık 11-12 milyon Müslümanın
bulunduğu Uganda’da Müslümanlara yönelik okul az olduğu için mecburen
Hristiyanların okullarına gitmek zorunda kalıyorlar. Bu alandaki boşluğu
doldurmak için çalışmalarımız devam ediyor. Eğitim kurumları inşası yanında
yerel dilde, İngilizce ve Arapça olan dini kitap dağıtım hizmetlerimiz var.
Yaklaşık 730 kız öğrencimize dikiş-nakış kursu verdiğimiz atölyemiz var. Burada
iş ve meslek öğretiyoruz.
Bunların dışında geçtiğimiz Mart
ayında Üsküdar Tenzile Erdoğan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin
harçlıklarından biriktirerek buradaki fakir köylülere verilmek üzere süt ineği
bağışı oldu. Bizim buradaki projelerimizle maddi manevi destekte bulunan tüm
kardeşlerimize sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum. Allah kabul
etsin.





