“Bir Ahmet Uluçay Derlemesi” olan Karanlıkta Işığı Yakalamak kitabı,
yaşadığı hayatla sinema arasında gidip gelen ve sinemadan vazgeçmeyen bir
adamın zorluklarla mücadelesini, enerjisini, bakış açısını anlatıyor. Hakiki
bir sanat adamının sinema aşkı ve film yapma derdi beni etkiledi, sizi de
etkileyecektir.
Hayalleri olan insanlar
onları gerçekleştirmek için gayret edip çalışırsa ortaya müthiş bir enerji
çıkartıyor, kendilerini fark ettiren ve başkalarını etkileyen benzersiz işlere
imza atmayı başarıyorlar. Sinemada kendi rüyâsının peşinde koşan ve bu rüyâsını
yaşadığı köyde gerçekleştirmiş bir kahramanın adıdır Ahmet Uluçay. O, samimi,
sahici, yerli, mütevazı, naif, çocuksu, masum, kendiliğinden özellikler taşıyan
filmleri ile Türk sinemasında özgün bir sayfa açmayı başardı. Yapılmaz
denilenleri yaptı, karşısına çıkan engelleri bir bir aştı. Uluçay’ın benim
açımdan en büyük özelliği bu: Doğru bildiği yolda hayallerinin peşinde gitmeyi
bize öğretmesidir.
Köyünden Sinemanın Zirvelerine
Ahmet Uluçay’ın hikâyesi
Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine bağlı Tepecik köyünde başlıyor. Uluçay, kaldırım
taşı döşemeciliği, kamyon şoförlüğü, kooperatif işçiliği gibi pek çok farklı
meslekte çalışsa da çocukluğundan beri devam eden sinema tutkusunu hiç
kaybetmiyor. İlkokulda köylerine gelen gezici sinema hayatını bir anda değiştiriyor.
Arkadaşı İsmail Mutlu ile o günden itibaren sinemacı olma hayaliyle yaşıyorlar.
Köyde kendi imkânlarıyla projeksiyon cihazı yapıyor, Tepecik Köyü Arkadaş
Sinema Grubu ile filmler çekmeye başlıyorlar. Almanya’da yaşayan bir
gurbetçiden aldıkları eski bir video kamera ile ilk (kısa) filmlerini çekip
yarışmalara katılıyorlar.
Köyde kısıtlı imkânlarla
film yapıyor oluşu, uzun metrajlı film çekme şansını yakalayamamış olması Ahmet
Uluçay’ı daha çok kısa film çevrelerinde tanınmasını sağlıyor. Aldığı ödüller
sayesinde tanınması onun uzun metrajlı film çekmesine de vesile oluyor. İlk
uzun metrajlı filmi Karpuz Kabuğundan
Gemiler Yapmak yerli ve yabancı birçok festivalde ödül aldı ve Ahmet Uluçay
köyünden sinemanın zirvelerine ulaşmayı başardı.
Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapabilen Köy, Köy
Değil Kenttir
Uluçay, ışığı yüreğinde
bulan ve yaşadığı toplumun değerlerinden beslenen bir sinemacıydı. Köyde
yaşıyordu fakat şehirdeki sinemacılardan daha iyi filmler yapmayı başarıyordu.
Hem de bunu yaptığı kısa filmlerle kanıtlıyordu. Böyle birinin başarılı olması
kendisine yabancılaşmış Türk sinema çevrelerinin hoşuna gitmedi, ona “köylü
yönetmen” yaftası yapıştırıldı. O buna hiç aldırmadı ve şöyle söylüyordu: “Ben köylü değil, köyde yaşayan bir
yönetmenim. Köyle kenti ayıran fark teknoloji değil orada büyüyen düşlerdir.
Karpuz kabuğundan gemiler yapabilen köy, köy değil kenttir. Hem de Avrupa’dan
daha Avrupalı bir kent.”
“Bir Ahmet Uluçay
Derlemesi” olan Karanlıkta Işığı
Yakalamak kitabı, Ahmet Uluçay’ın yazılarını, röportajlarını, hakkında
yazılmış eleştiri ve makale yazılarını bir araya getiriyor. Yaşadığı hayatla
sinema arasında gidip gelen ve sinemadan vazgeçmeyen bir adamın zorluklarla
mücadelesini, enerjisini, bakış açısını anlatıyor. Hakiki bir sanat adamının
sinema aşkı ve film yapma derdi beni etkiledi, sizi de etkileyecektir.
Karanlıkta Işığı Yakalamak
Derleyen: Barış Saydam
Küre Yayınları
208 Sayfa
Mart 2016
Derleyen: Barış Saydam
Küre Yayınları
208 Sayfa
Mart 2016
