![]() |
| Kudret Bülbül |
Hayatta
hedefine ulaşmak isteyen bir gencin hangi donanımlara sahip olması gerektiğiyle
ilgili kılavuz bilgiler veren “Küresel Çağda Nasıl Bir Gençlik?” kitabı üzerine
Prof. Dr. Kudret Bülbül ile konuştuk.
Gerek kişisel ilgim, gerekse akademik ve bürokratik olarak
bulunduğum pozisyonlar gereği, Türkiye’de ve pek çok ülkede farklı düşüncedeki
gençlerle bir araya geldim. Farklı mesleklerden genç meslek mensuplarına
konuşmalar yaptım. Bütün bunlar bende şöyle bir izlenim bıraktı:
İdealist gençlerimizin çoğu kariyer sahibi değil, kariyer
sahibi gençlerimizin çoğu da idealist değil. Ve çok sayıda “keşkeler” ile
karşılaştım. “Keşke zamanında şöyle yapsaydım, böyle davransaydım, keşke bu
mesleği değil, şu mesleği seçseydim”… Hayatta er ya da geç herkes gerçeği
görür. Başarılı olanlar gerçeği vaktinde görenlerdir.
Gençlerimiz daha az “keşke” desinler, idealizme ve kariyere
aynı anda daha fazla gencimiz sahip olsun diye, nâçizane kendi hayat
tecrübemden, geçmişte yaptığım doğrularımdan ve yanlışlarımdan hareketle bu
çalışmayı kaleme aldım.
Bu
zamanın/çağın genci sizce nasıl olmalı? Küresel çağda nasıl bir gençliğe
ihtiyacımız var?
Almanlar
“Zeisgeist” derler, zamanın ruhu. Akif merhumun ifadesiyle, asrın idrakine
söyletmek gerekir İslam’ı. Küresel bir çağda yaşıyoruz. Bu nedenle bu çağda
ihtiyaç duyduğumuz gençlik, 100 ya da 1000 yıl öncesine göre değil, bu çağın gerekleri
ile uyumlu olmalıdır.
Bu
yüzyılda dünya yeniden şekillenirken, ülkesini, bölgesini, dünyadaki
gelişmeleri çok iyi bilen, yeni Türkiye’nin, ümmetin, insanlığın sorunlarını
çözmeye aday bir gençlik.
Batı’da
ve Doğu’daki gelişmeleri yakından takip eden, nerede bir haksızlık varsa farkında
olan bir gençlik.
Sadece ülkesinde değil, Ahim, Unicef, Agit, İİT, World
Bank, OECD gibi uluslararası kurum ve kuruluşlarda özgüvenle çalışmayı
hedefleyen bir gençlik.
Kendi geleceği için hazırlanırken, kendi kimlik, kültür ve
medeniyetinin zenginliğinin de farkında olan bir gençlik.
Geleceği için hazırlanırken, yabancı dil nedeniyle çekinen
değil, birden fazla dil bilen bir gençlik.
Kısacası Necip Fazıl’ın ifadesi ile “zaman bendedir ve mekân
bana aittir” şuurunda bir gençlik.
Özgüven
sahibi bir genç olmanın yöntemini anlatırken Hz. Mevlana’nın pergel metaforunu
kullanıyorsunuz. Bir ayağı ile yere sağlam basan, diğer ayağı ile açılabildiği
kadar dünyanın her tarafına açılabilen, beslenebilen, diyalog kurabilen bir
genç... Ayağımızı yere sağlam basmak için nelere odaklanmalıyız, nelerden
beslenmeliyiz?
Bugün Türkiye’de, Avrupa’da ve Amerika’da dönem dönem
gençlerimiz içe kapanabiliyorlar, çevreleri ile diyalog kurmaktan
kaçınabiliyorlar. Doğrusu ben Müslüman bir gencin içe kapanık, çekinik, çevresi
ile iletişimden kaçınan bir genç olması için hiçbir neden görmüyorum. Bugün
Batı’nın ve başka medeniyetlerin sahip olmadığı bir çoğulculuk, farklı kimlik
ve kültürlerle bir arada yaşama tecrübesi bizde var.
Kendi kültürünün, medeniyetinin deniz fenerlerini ve
içerisinde yaşadıkları toplumun, bugünün dünyasının rehber isimlerini yeterince
bildikten sonra gençlerimizin bulundukları ortamlarda öncü birer gençler
olmamaları içten bile değildir.
En başta kendi medeniyetini, gönül dünyamızın manevi rehberlerini
bildikten sonra gençlerimiz açılabildikleri kadar açılsınlar. Bütün bunlar
pergelin sabit ve sağlam ayağıdır. Pergelin bu ayağı çok sağlam olmalı ki,
açılınca düşmeyelim, kaybolmayalım.
Gelecekte
kendisine ve ülkesine faydalı olabilecek bir genç hangi alanlara yoğunlaşmalı?
Ben bu soruyu “meslek seçimine nasıl karar vermeliyiz”
şeklinde anlıyorum. Elbette bu çağın öne çıkan meslekleri olmakla birlikte,
kendisine, ülkesine, insanlığa faydalı olabilecek gençlerimiz; kendilerine en
uygun mesleği seçen ve bu nedenle mesleklerini kahrederek değil, severek yapan
gençlerimizdir. Konfüçyüs’ün dediği gibi, “eğer sevdiğin işi yaparsan hayatın
boyunca bir kez bile çalışmış olmazsın”.
Gençlerimiz üniversitelerine/mesleklerine karar verirken, rastgele,
ailenin beklentisi, toplumsal statü, özlük hakları vb. birçok faktörü düşünerek
karar veriyorlar. Karar verirken maalesef çok fazla düşünmedikleri iki temel
şey, kendileri (nasıl bir kişiliğe sahip oldukları) ve dünyada nasıl bir miras
bırakmak istedikleridir.
*Küresel
Çağda Nasıl Bir Gençlik?, Kudret Bülbül, 4T Yayınevi, 120 Sayfa
