Camiye bakma Emrullah’a bak!



Ramazan'dan birkaç gün önce Başbakan Erdoğan'ın açılışını yaptığı Ataşehir’deki Mimar Sinan Camii’ne gitmiştim haber yapmak için. Caminin açılış için birkaç gün kalmıştı ve işçiler tüm gayretleriyle son hazırlıklarını yapılıyorlardı caminin. Ben de caminin hem içeriden hem de dışarıdan fotoğraflarını çekip yetkili biriyle konuşacaktım. Şantiye şefini sordum, yoğun olduğundan gelemeyeceğini söylediler. Neyse bir yandan fotoğraf çekip diğer taraftan ses kaydını açıp caminin avlusunda dolaşmaya başladım. Herkes bir tarafta çalışıyor. Halıcılar halıları seriyor, avizeler takılıyor, lambaları yerleştiriliyor, dışarıda mermerler kesilip, hemen yerleştiriliyor…
Bu sırada caminin avlusunda dolaşırken genç arkadaşlara rastlıyorum. Ellerinde el arabası ile mermerler için harç taşıyorlar... Öğlen paydosu gelince işi gücü bırakıp hemen ellerini yıkadılar, yemeğe gitmeye koyuldular. Muhabbet ederken beni de çağırdılar yemeğe. Ben de onların davetini kabul ettim, beraberce yemek yemeye gittik. Yemekte genç işçi arkadaş Emrullah’la bir yandan yemeğimizi yedik diğer taraftan muhabbeti koyulttuk. Emrullah’la muhabbetimizi ses kaydına almıştım. Bu güzel muhabbeti okumak isteyenler olabilir düşüncesiyle paylaşıyorum. Buyrunuz.


- Kaşık aldın mı?
- Aldım, aldım abi.
- Okuyon mu sen?
- Nasıl?
- Okul okuyor musun?
- Ha okuyorum.
- Kaçtasın?
- Ben, şu anda lise 2 deyim.
- Lise 2 desin.
- Ara verdim. iki yıllık aram var benim. Yoksa lise sondu bu sene.
- Açıktan okuyabiliyorsun değil mi?
- Açıktan okudum bir yıl, olmadı çıktım. Açıktan eğitim görmediğin zaman zor oluyor. Hani geçme imkanları falan kolay, kredi sistemi, verdiğin zaman geçiyorsun. Girdim, olmadı, çıktım.
- Devam et ama…
- Yok, ben okula devam ediyorum. İnşallah devam edeceğim.
- Durumlar zor mu? Çalışmak zorunda mısın?
- Yok, çalışmak zorunda değilim. Babama yardımcı falan oluyorum. Bir abim var benim, okuyor.
- Nerde?
- Van’da okudu ilk önce iki yıl. Fizik. Baktı önü açık değil orayı mecburen bıraktı şeye geçti Konya’ya geçti, radyoloji bölümüne.
- Bak oradan iş çıkar işte. Sağlık sektörü iş yapar.
- Sen ne istiyorsun?
- Ya şu anda kafamda bankacılık var.
- Bankacılık!
- Hı hıı. İnşallah tutturursam oraya gideceğim.
- Bankacılık sıkıcı meslek ya, ne yapacaksın, sürekli parayla uğraşıyorsun bir de senin değil…uuu!
- Valla bilmiyorum. Şu an da en istediğim meslek o.
- Ne yapmak istiyorsun?
- İki yıl okuduktan sonra bankaya girmeyi düşünüyorum. İki yıllık ya çünkü…
- Niye bankacı olmak istiyorsun?
- Ne biliyim yani başka bir meslek kafama girmedi. Sevdiğim meslek… Öbürleri zor. Sayısal bölüm istiyorum.
- Sevdiğin, tanıdığın bir bankacı mı var?
- Haha.
- Kim?
- Bizim alt kattakiler bankacı. Bayan kendisi. Baya bir de memnun mesleğinden.
- Kaç yaşındasın?
- 17.
- Bitir, okulu bitir.
- Bak, birkaç seneye okulu bitirmezsen daha sonra çok zor olur, yapamazsın.
- Ara verdiğim iyi oldu. Benim ortaokulda derslerim iyi değildi. Son zamanlara kötüydü. İşe girdim biraz akıllandım. Hayat şartlarını öğrenince insan…
- Öğreniyorsun.
- Bu sayede daha çok okumaya başladım. Babam da sağ olsun beni gönderdi. Okuyacağım. Çok şükür de zaten derslerim de iyi şu anda.
- Sizin memleket neresi abi?
- Trabzonluyum da aile Düzce’de.
- Düzce’de yaşıyorsunuz.
- Evet. Düzce’de yaşıyor ailem ben de burada okuyorum, çalışıyorum.
- Şimdi çalışıyorsun o zaman, nerde, gazeteci….
- Bir internet sitesi. Haber yapıyorum, yazabildiğim kadar yazmaya çalışıyom, röportaj yapıyom daha çok, düzgün insanları bulmaya çalışıyom. Millet piyasa işi istiyor, piyasada da çok bozuk adam var. Temiz adamlar da zaten piyasada değil. Onlarla konuştun mu da geçerli bir iş yapmış sayılmıyorsun. Bu beni çok rahatsız ediyor Emrullah, dayanamıyorum. Çok mantıksız değil mi? Aslında çok mantıklı. Ama mantıksız mantıksız. İnsanlar birbirlerini baka göre öldürüyor. Neyse ben saçmalıyorum biz muhabbete dönelim. Bunlar benim dağın dertleri…
- Ben cami haberini yapmaya geldim. Karşıdan buranın fotoğrafını çekmem lazım. Nereden çekerim? Yola mı çıkıyım? Arka tarafta kuleler falan var ya büyük binalar…
- Hı hıı…
- Onları da almam lazım.
- Buradaki yokuşa çıkarsan… Sadece buradaki yokuş alır orayı.
- Yok. Yokuş olmasına gerek yok, aşağıda bir yer olsa da olur.
- Belki binaları görmez bu sefer.
- Bina büyük ya mutlaka görür… bina burada ya.
- Ha bina burada. Buradaki büyük binayı diyorsunuz siz.
- Ha bi bu yandaki bina var. Bir de arka taraftakiler… onlar karşıdan görünüyordu.
- Başbakan geldiği zaman geldiniz mi siz?
- Yok.


- Biter mi burası cumaya kadar?
- Yarın akşam teravih başlıyor işte. Teravi başlayana kadar bitireceğiz diyorlar. Gece de çalışıyorlar.
- Gece de…
- Ha haa. Bizim öteki ekip gece çalışıyor. Baya bir sıkıştırmışlar şeyi…
- İki gününüz var. Perşembe gece başlıyor değil mi?
- Bugün ne? Salı mı?
- Yok. Çarşamba.
- Siz memnun musunuz mesleğinizden?
- Eh işte, yaptığın işi severek yaparsan güzel oluyor…
- Liseyi düz okudun di mi?
- Hı hıı.
- Bölümünüz neydi?
- Sözel. Bu bölümün adını seviyorum. “Söz” ve “el” var kelimede. Değerli benim için.
- Gülüyoruz. :)
- Şaka bir yana sıkıntılı bölümdür. Ama seviyorsan başarırsın. Korkma! Tabi sevmiyorsan zor.
- Yani sözelde iş yok. Yani iş imkanı çok az. Öğretmenlik üzerine hep, böyle gazetecilik üzerine…. İş imkanı fazla olacak biraz. Ben eşit ağırlık düşünüyorum.
- İyi bak. Güzel bölümler var orda. Hukuk, siyaset, uluslararası ilişki…
- Ablam hukuku düşünüyor. Onun dersleri maşşallah baya iyi. Gece gündüz çalışıyor.
- Çalışmak lazım.
- Bizim gibi insanların bir yerlere gelmesi lazım ki insandan anlayacak di mi? Ki haklıyı ezmeyelim haksızın karşısında duralım.
- Olur.
- Gün görmemiş insan yarımdır.
- Abi var abla var. Kaç kardeşsiniz?
- Biz baya kalabayız, 7.
- E biz de 6 kardeşiz bak.
- Bizim doğuda baya bi yapıyorlar.
- Sen doğuya gittin mi hiç abi?
- Kars’a gittim.
- Doğu’da sadece Kars’a mı gittin?
[Okul bitirme tezi için Doğu Ekspresi tren yolculuğunu anlatan bir foto belgesel çalışması yapmıştık bir arkadaşımla. Onunla ilgili çalışmaları da inşallah buraya koyacağım.]
- Trenle Erzurum, Erzincan’da da durduk. Ama tren garıydı oralar. Gezemedik. Sadece Kars’ta gezdik. Ben de zaten o tren yolculuğunu anlatmak için yapmıştım.
[Bu arada caminin otoparkının girişinde yemekteyiz hâlâ. Yemekte güzel muhabbet ediliyor]
- Otopark bile var ya. Baya büyük yapmışlar.
- Maşallah baya büyük yapmışlar.
- Sevdin mi camiyi?
- Güzel yapmışlar ya baya bi büyük. İlk gün geldiğimizde burada kayboluyorduk. Otoparkında ben kayboluyordum. Hemen hemen Sultanahmet kadar bence, farkı iki tane daha minaresi yok.
- Hayalin var mı?
- Fazla hayalci değilim ben abi. Hayal kurmuyorum ben. Gerçekçiyim.
- O zaman gerçekleştireceğin bir hayalini söyle bana. Gerçekleştirmek istediğin…
- Her zaman bir çiftlikte yaşamayı düşünüyorum. Böyle çiftliğin olacak, kendi şeyini kendin yetiştireceksin kendin hazırlayacaksın, temiz olacak… temiz, sağlıklı yiyeceksin. Hani meyveni falan sebzeni kendin yetiştireceksin.
- Memleketinde yok mu?
- Memlekette öyle fazla yerler yok. Çiftlik türü öyle yer yok.
- Atının olmasını ister miydin?
- Aynen.:)
- Adın neydi?
- Emrullah.
- Hepimizin bir hikayesi var Emrullah. Ama güzel olan ne biliyor musun; bu yaşta çalışman, bu şeyleri görmen seni diğer insanlardan farklı kılacak. Akıllı çocuksun, oku tamam.
- Doğrudur. Hayat şartlarını görmediğin zaman okursan değerini bilemezsin. Yani ben bir yıl ara verdim okula çalıştım, şimdi pişman değilim. Çünkü onu yapmasaydım…
- Birde şey çok önemli, arkadaş.
- O konularda ben çok şeyim. Hayatta kolay kolay her ortama takılmam. Çünkü insanı bitiren de başarılı yapan da ortamdır. Mesela ben kolay kolay okulda ortam yapmadım. Yani çok elime geçti ama ben ortama girmedim. Onun için derslerim başarılı oldu. Mesela ortam yapan çoğu arkadaşımı tanıyorum hepsi sınıfta kaldı, hepsi. Bir tane geçeni görmedim. Onun için ben fazla ortamlara falan takılmıyorum.
- Namaz kılıyor musun?
- Biraz ara vermiş gibiyim. Ama ben mahallede Kur’an Kursuna gittim orada Yasin Suresini falan ezberledim çok şükür. Ama şu anda biraz ara verdim namaza. Pişmanım da inşallah Ramazanda başlayacağım. İnşallah.
- İnşallah.
- Fazla da ara vermedim aslında bir aydır kılamıyorum. Yoksa Allaha çok şükür.
- Hayat şartları zor. Ama çalış çabala oku. Okursan 5 sene zorluk çekersin 10 sene zorluk çekersin. Yani bu zorluk bitmeyebilir de ama okursan anlayacaksın.
- Doğrudur.
- Teşekkür ederim.
- Afiyet olsun abi, ne demek.
- Yemek bitti. Emrullahla vedalaşırken okuma sözü verdi. Kendine verdi bu sözü, bana değil. Ben belki bir daha hiç karşılaşmayacağım onunla ama o belki de okuyarak başka insanlarla tanışıp, dertleşip yeni hikayeler yazılmasına vesile olacak. Muhabbet bitti hikayemiz devam ediyor. Hikayemizi güzel yazalım, o bize yeter.