ÖNDER
(İMAM HATİP LİSELERİ MEZUNLARI VE MENSUPLARI DERNEĞİ)
(İMAM HATİP LİSELERİ MEZUNLARI VE MENSUPLARI DERNEĞİ)
İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER), o zaman ki ismiyle İstanbul İmam Hatip Okulu 1951 girişli ilk mezunları tarafından İstanbul İmam Hatip Okulu Mezunlar Cemiyeti ismiyle 1958 yılında kuruldu. İmam Hatip mezunlarını ve mensuplarını bir araya getiren ve öğrencilerin lise yıllarında kurmuş oldukları irtibatın bir ömür sürmesini amaç edinen ÖNDER, bu amaçla İmam Hatipli öğrenciler için birtakım programlar yapıyor belli aralıklarla buluşmalar gerçekleştiriyor.
İmam Hatip Lisesi öğrencileri en son 28 Şubat döneminde başörtüsü sorunu nedeniyle okullarına giremedi, üniversiteye giriş sınavında katsayı mağduru oldu ve birçok psikolojik baskılara ve karalama kampanyalarına maruz kaldılar. Yapılan son yasal düzenlemeyle de kaybettikleri haklarını tekrar geri aldılar. ÖNDER'de Türkiye’nin örnek nesillerini yetiştirme gayesiyle İmam Hatip Lisesi öğrencilerine yönelik çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor.
İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği (ÖNDER)’in yapmış olduğu çalışmaları ve Türkiye’de gençliği ÖNDER Genel Başkanı Dr. Hüseyin Korkut Bey’le konuştuk.
"İMAM HATİP ÖĞRENCİLERİNİN EĞİTİM HAKLARINI SAVUNMAYI KENDİSİNE ANA MİSYON EDİNMİŞTİR"
Öncelikle bize ÖNDER’i anlatır mısınız?
Hangi amaçla, ne zaman kuruldunuz?
ÖNDER, İmam Hatip neslinin eğitim ve varoluş davasını
savunmak için siyaset ve düşünce geliştiren, kamuoyu ve lobi faaliyetleri
yürüten, ülkemizin gençliğine liderlik edecek öncü gençler yetiştiren bir
temsil ve rehberlik kuruluşudur. ÖNDER, İstanbul İmam-Hatip Okulu mezunu 12
kurucu üye tarafından “İmam-Hatip Okulu Mezunlar Cemiyeti” adı ile kurulmuştur.
1960’lı yılların sonunda adı “İstanbul İmam Hatip Okulu Mezunları Derneği”
olarak değiştirildi. 1980 ihtilalinden sonra ise tüzük değişikliği ile tüm Türkiye’deki
İmam Hatip Okulları mezunlarına şamil olmak üzere, ismindeki İstanbul ibaresi
çıkarıldı. Kısa isim olarak, ‘imam’ kelimesinin Türkçe karşılığı olan ‘ÖNDER’
kelimesi eklendi ve derneğimiz şimdiki adı ile “ÖNDER İmam-Hatip Liseleri
Mezunları ve Mensupları Derneği” oldu.
ÖNDER’in yapmış olduğu çalışmaları anlatır
mısınız? Neler yapıyorsunuz? Ne tür faaliyetler yürütmektesiniz?
ÖNDER Derneği geçmişten bu yana İmam-Hatip
öğrencilerinin eğitim haklarını savunmayı kendisine ana misyon edinmiştir. İmam
Hatip Liselerinden mezun olanların okullarıyla olan bağlarını sıkı tutmaları ve
alakalarını sürdürmeleri için dernekleşme faaliyetleri yürütmektedir. Düzenli
aralıklarla mezunları bir araya getirmekte ortak sorunlar üzerinde değişik
toplantılar düzenlemektedir. Ayrıca İmam-Hatip Okulları öğrencilerinin akademik
ve güncel hayatta her konuda destekçileri olmayı kendisine görev bilmiştir. Bu
amaçla; yurt içinde ve yurt dışında değişik eğitim faaliyetleri organize
etmektedir. Milletimizi ilgilendiren ana konularda araştırma çalışmaları
yapmakta, kültürel, sanatsal ve spor faaliyetleri tertip etmektedir.
Okullarımızla ilgili tanıtım ve yayın faaliyetlerimiz de bulunmaktadır.
"İMAM HATİP LİSELERİNİN HEDEFİ MANA KÖKLERİYLE BARIŞIK, DİNDAR GENÇLERİN YETİŞTİRİLMESİDİR"
"İMAM HATİP LİSELERİNİN HEDEFİ MANA KÖKLERİYLE BARIŞIK, DİNDAR GENÇLERİN YETİŞTİRİLMESİDİR"
Türkiye’de 1950 yılından bu yana eğitim
çalışmalarını sürdüren İmam Hatip Liselerinin amacı, hedefi, yetiştirmek
istediği insan modeli nedir? Bu anlamda İmam Hatip Liselerinin ülkemize ne gibi
hizmetleri olmuştur?
İmam Hatip Liselerinin ana hedefi bu okulların kurucu
beyni olan Merhum Mahmud Celaleddin Ökten Hocaefendi’nin tabiri ile "asrın
ihtiyaçlarını müdrik, doğuyu ve batıyı iyi bilen münevver, dindar görüneceğim
diye mutaassıp olmayan, aydın desinler diye de dinden taviz vermeyen, tavizsiz
fakat müsamahakâr" insanlar yetiştirmektir. İmam-Hatip Liselerinin nihai
hedefi mana kökleriyle barışık, dindar gençlerin yetiştirilmesidir. Buna ilave
olarak kendini insanlığın kurtuluşuna adamış idealist gençlerin sadece
ülkemizde değil, dünyanın her yerinde birer rehber olarak İslam’ın aydınlığı
ile içinde bulundukları topluma hizmet etmelerini sağlayacak bireyler
olmalarıdır. Bu ideal ile Türkiye’nin son elli yılında eğitim ve hizmet
hayatında çok önemli yere sahip olan İmam-Hatip Liseleri mezunları siyasetten ekonomiye,
bürokrasiden sivil toplum kurumlarına toplumun çeşitli kademelerinde başarı ve
etkinliklerini kabul ettirmiş durumdadırlar.
"BİR GENÇ İÇİN İMAM HATİPLİ OLMAK ÖRNEK OLMAYI İFADE EDER"
"BİR GENÇ İÇİN İMAM HATİPLİ OLMAK ÖRNEK OLMAYI İFADE EDER"
İmam Hatipli olmak ne demektir? Bu, bir
genç için ne anlam ifade etmelidir?
İmam Hatipli olmak iyilikte bir adım önde olmaktır.
Değerlerine bağlı kalmada, milletine ve mukaddesatına bilinçli bir şekilde
sahip çıkmada, sevgi, saygı, merhamet, adalet, işini hakkıyla yapma, hoşgörüyle
tüm insanlığı kucaklama gibi evrensel hassasiyetlerle yaşamada önder olmaktır.
İmam Hatipli olmak, bütün bu düşünceler
eşliğinde hayatın içinde olmaktır. Bir genç için İmam Hatip; ilkeli olmayı,
inandığı gibi yaşamayı, özü sözü bir olmayı, davranışlarında tutarlı ve dürüst
olmayı, düşünerek davranmayı, gaflet ve uyuşukluktan uzak durmayı, görevini
hakkıyla yapmayı, çalışkan ve başarılı olmayı, başkalarını düşünme ve
çevresiyle iyi ilişkiler kurmayı ifade eder. Kısacası bir genç için İmam
Hatipli olmak örnek olmayı ifade eder.
"İMAM HATİP LİSELERİNDE BAŞLATILAN
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI İLE BİNLERCE ÖĞRENCİ ÖĞRETİM HAYATINA KÜSTÜRÜLMÜŞTÜR"
İmam Hatip Liseliler en son katsayı
mağduru olmuştu. Bu yapılan son düzenlemeyle değiştirildi. 28 Şubat sürecinde
İmam Hatipliler ne gibi hak mahrumiyeti yaşamışlardı? Ve gelinen son noktada
imam hatiplerin orta kısmının tekrar açılmış olmasını nasıl buluyorsunuz? İmam
Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği olarak beklentileriniz, yeni talepleriniz
nelerdir?
İmam-Hatip Lisesi mezunlarına 28 Şubat süreci ile
başlayan süreçte öncelikle katsayı mağduriyeti yaşatılmış, ülkemizin en
başarılı gençlerini yetiştiren bu okulların öğrencileri hak ettikleri
üniversitelerde eğitim alma hakkından yoksun bırakılmışlardır. Daha sonraki
süreçlerde İHL’lerle ilgili bir karalama kampanyası başlatılmış ve bu okulların
öğrencilerine psikolojik baskı uygulanmış, okulların tercih edilme oranlarının
düşürülmesi için çalışmalar yapılmıştır. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim ile
birlikte orta kısımlar kapatılarak köklerin zayıflatılması hedeflenmiş,
ortaokul seviyesindeki öğrenciler Kur’an, Arapça vb. meslek derslerinden
uzaklaştırılmış, bu dersleri almaları yönünde önlerine engeller konulmuştur.
İmam-Hatip Liselerinde başlatılan başörtüsü yasağı ile binlerce öğrenci öğretim
hayatına küstürülmüş talep ettikleri şekilde eğitim almalarının yolu
kesilmiştir. Ancak son yıllarda yasakların kaldırılması ile bu mağduriyetler
giderilmiş, ÖNDER’in yıllardır savunuculuğunu yürüttüğü haklar geri
kazanılmıştır. Son zamanlarda atılan özgürlükçü adımları büyük bir memnuniyetle
karşılıyor ve emeği geçenlere milletimiz adına teşekkür ediyoruz. Derneğimiz
milletle birlikte verdiği bu destansı özgürlük mücadelesinden başarıyla
çıkmıştır. Bundan sonra 28 Şubat sürecinde yol açılan hasar ve zararın telafisi
için açılan yeni okullarla birlikte bütün okullarımızda nitelikli bir eğitim
altyapısının kurulması ve aksayan yönlerin giderilmesi temel arzumuzdur.
"BİZLER GELİŞEN BİREYLER OLURSAK GELİŞTİRMEYE DE AÇIK OLURUZ"
"BİZLER GELİŞEN BİREYLER OLURSAK GELİŞTİRMEYE DE AÇIK OLURUZ"
İnsan gençken daha savruk, daha gözü kara,
daha hesapsız oluyor… Bu anlamda gençlerin doğru yönlendirilmesi zorunlu
oluyor. Gençlere kılavuzluk yaparken, örnek olurken hareket ettiğiniz temel
dinamikleriniz (değerleriniz) nelerdir?
Gençlere kılavuzluk ederken öncelikle İslam’ın çizdiği
yolda yürümek ve yarına giden yolda doğru parametrelerle yürümek düsturumuzdur.
Gençlik hayatın en üretken aşamasıdır. Dolayısıyla doğru esaslar üzerinde
istikametten şaşmadan, ideal çizgilerimizin ışığında değerlendirilmesi önem arz
etmektedir. Yolda yürürken eğrilmemek ve insanlara karşı güven esasını yıkmamak
en önem verdiğimiz noktalardır. Bizler gelişen bireyler olursak geliştirmeye de
açık oluruz fikrinden hareketle faaliyetlerimize devam etmekteyiz.
Türkiye’de yıllarca gençliğin önüne
birtakım idealler servis edildiğini ama yapılanların genellikle bunların
anlatılmasından ibaret kaldığını görüyoruz. Bu anlamda geleceğin inşası için
gençlere ne yapmak gerekiyor?
Geleceğin inşası gençlerin önünü açmak,
onlara yürüdükleri yolda, meşru olan her mecrada güvenmek ve destek çıkmakla
mümkün kılınabilir. Alternatif eğitim yolları, öğrenim mecraları önlerine
sunularak özgür iradeleri ile tercih yaptıkları konusunda desteklenen gençler
gelecekte, bugün var olandan çok daha özgür, çok daha barışçıl ve çok daha
saygılı bir dünya kurabilirler.
"ÖZGÜRLÜKLERİN ÖNÜNDEKİ PEK ÇOK ENGEL KALKTI"
Gençlerle ilgili çalışmalarınızı
yürütürken gelenekten nasıl besleniyor, geleceğe nasıl bakıyorsunuz?
Gençler için önemli olan İslam’ın buyruklarını
özümsemiş, gelenekten kopmadan içinde yaşadığı çağın birikimleriyle
donanmasıdır. Bunun için geçmişten gelen ve bir anlamda kalıcılık kazanmış olan
ilim ve irfan geleneğimizin izinde yola çıkarak günümüz dinamiklerine uygun
çalışmalar yürütmeye ve Türkiye özelinde tüm dünya toplumlarının faydalanacağı
projeler üretmeye çalışmaktayız.
Türkiye’de özgürlüklerle ilgili neler
düşünüyorsunuz?
Türkiye 28 Şubat örneğinde birebir tanık olduğumuz
gibi pek çok sıkıyönetim ve darbe yaşadı ve atlattı. Yaşanan bu tip siyasi
sıkıntılar ülkenin geleceğe taşınmasında önüne konulan en büyük engellerdendi
ve klişe bir söylem de olsa doğruluğu yadsınamaz şekilde ülkemizi her defasında
yıllarca geriye götürdü. Maalesef ki bu politik sıkıntılar her dönemde
kazanılan özgürlükleri baltaladı. Ancak yeni yaşanılan süreçler neticesinde
özgürlükler önünde pek çok engel kalktı. Tabi ki tüm sıkıntıların çözüldüğünden
söz edilemez. Ancak iyi niyetli müzakereci ve toplumcu yaklaşımlar ve birlik
duygusu ile her problemin altından kalkılabileceğine inanmaktayız.
"YENİ ANAYASA TOPLUMUN BÜTÜNÜNÜ
KUŞATICI VE FARKLILIKLARI BİRLEŞTİRİCİ OLMALI"
Yapılacak yeni anayasayla ilgili neler
düşünüyorsunuz? Yeni anayasadan beklentileriniz nelerdir?
Yapılacak olan yeni anayasa sıkıyönetim parametreleri
ile hazırlanmış ve günümüz dinamiklerine uygun olmayan geçerli anayasadan daha
özgürlükçü, daha katılımcı ve bireye dönük olmalıdır. Birey hakkını koruyan ve
devletin vatandaşına olan görevlerinin daha keskin hatlarla belirleneceği yeni
anayasanın, ülkemizde yeniliklerin ve gelişmelerin önünü açacağı kanısındayız.
Din ve vicdan hürriyetleri noktasında hiçbir kısıtlamaya yer vermeden, halkın
büyük çoğunluğunun bu haklardan azami istifade edebileceği bir hukuk
garantisinin sağlanması elzemdir. Yeni anayasa çalışmaları toplumun uyum ve istikrar
içerisinde toplu yaşama iradesini ve ortak gelecek tasarımını
gerçekleştirmelidir. Bu yüzden toplumun bütününü kuşatıcı ve farklılıkları
birleştirici olmalı, yeni ayrışma veya kamplaşmalara yol açabilecek her türlü
unsurdan uzak olmalıdır.
Yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki
gençlerin büyük bir çoğunluğu imkânı olsa yurt dışına gidebileceğini ve orada
yaşayabileceğini söylüyor. Sizce gençler Türkiye’den neden gitmek istiyorlar?
Gençler, Türkiye’de neyden memnun değil?
Yıllardır diğer ülkelerin özellikle de batı
ülkelerinin, ülkemizden daha gelişmiş olduğu düşüncesi zihinlere bilinçli
olarak işlendi. Ancak bu durum gün geçtikçe değişmektedir. Ülkenin gelişen ve
değişen şartları Türkiye’yi yurt dışında dahi cazibe merkezi haline
getirmektedir. Bunun en güzel kanıtı yurtdışından her yıl gelen yüzlerce,
binlerce öğrenci olarak gösterilebilir. Uluslararası İHL’lere ya da ülkemizdeki
üniversitelere talep gün geçtikçe artmaktadır. Sunulan imkânlar Türkiye’nin gün
geçtikçe daha yaşanılır bir yer olarak görülmesinde etkili olmakta ve
sonuçlarını vermektedir. Gençlerin kafalarındaki tabuları yıkıp onlara
istedikleri fırsatları bu ülkede sunmak ile mesele çözülecektir.
"GEREKLİ BİLİNÇLENDİRME YAPILIRSA
SANAL DÜNYA YENİ NESLİN LEHİNE İŞLEYECEKTİR"
80 sonrası gençlerin hepsi televizyonla
büyüdü. Şimdi buna bir de sanal dünya eklendi. Gençlerin algılamaları, hayal
dünyaları, zihinlerinin çalışması, bakışları, görüşleri, kodlamaları, hepsi
görsel ya da sanal dünyanın kurallarına göre şekilleniyor. Bu dünyanın nimetleri
ya da kötülükleri gençleri nasıl etkiliyor? Bu anlamda gençlere neler
yapmalarını tavsiye edersiniz?
Bu noktada iş gençlerden çok bizlere düşüyor. Gerekli
düzenlemeler, bilinçlendirme ve eğitimler verilirse sanal dünya yeni nesil
gençlerin aleyhine değil lehine işleyecektir. Değişen dünyada onların önünde
bambaşka kapılar açılacak ve bugün bilinenin ötesine bu yolla geçilebilecektir.
Burada çözülmesi gereken nokta gençlere teknolojinin zararlı olan kısımlarının
nasıl anlatılacağı ve faydalı unsurların nasıl cazip hale getirileceğidir.
Sanal dünyanın nimetlerinden biri de
gençlerin sosyal medyada kendilerini ifade etmelerinde aracı olması. Hatta son
dönemde ‘Arap Baharı’yla sosyal medya üzerinden gerçekleşen ayaklanmalara,
devrimlere şahit olduk/oluyoruz. Sosyal medyayla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Kendini ifade edemeyen çocuklar, gün geldiğinde kendi
kararlarını alamayan sürekli başkalarına muhtaç bireylere dönüşüyorlar. Sosyal
medya tek bir tuşla binlerce insana ulaşmayı sağlıyor. Şimdiki gençler de bu
mecrada kendilerini ifade etmeyi öğreniyorlar. Bu nokta çok geliştirici olarak
kabul edilebilir. Sosyal medyanın sıkıntılı tarafı ise gençlerin hayal
güçlerini sayılı karakter ile sınırlamaları, pek çok zararlı içerik ile
birlikte manevi değerlere sırt çevirmeleri ve bu ortamda saygı unsurunun
ortadan kalkıyor oluşudur. Sosyal medyada takma ad ile herkese istediği
eleştiride bulunan genç bu parametreler doğrultusunda yetiştiğinde reel hayatta
da aynı saygı çerçevesini kullanmaya başlamaktadır. Çözülmesi gereken ise yine
aynı nokta üzerinde yoğunlaşmaktadır. Asıl düşünülmesi gereken konu gençlerin
sosyal medyadan nasıl uzaklaştırılacağı değil, sosyal medya içeriğinin nasıl
kötü etkilerden arındırılacağıdır.
"TEKNOLOJİNİN İMKANLARINDAN YARARLANIRKEN İNSANİ OLANI İHMAL ETMEMEK GEREK"
"TEKNOLOJİNİN İMKANLARINDAN YARARLANIRKEN İNSANİ OLANI İHMAL ETMEMEK GEREK"
Yeni kuşak gençlik “Y kuşağı gençlik”
olarak da adlandırılıyor. Bu kavram genellikle 90’ sonrası doğumlular için
kullanılan bir ifade. Y kuşağı gençler; iyi seviyede teknoloji algısı, bilgisi,
kullanımı olan gençler olarak ifade ediliyor… Gençlerin teknolojiyle kurmuş
olduğu irtibatı nasıl yorumluyorsunuz?
Teknoloji ile kurdukları bağ onlara yeni mecralar,
yeni yaşam alanları ve yeni meslekler kazandırıyor. Bu bağlamda bakıldığında
teknoloji onlar için bulunamayacak bir fırsat. Dünyanın öteki ucuna hatta dünya
dışına tek tuşla ulaşmaya başlayan insanoğlunun önünde pek çok engel de böylece
kalkmış oluyor. Ancak bu durum gençleri üşengeç mi yapıyor sorusunu da gündeme
getiriyor. Gençler bir yeri gidip görmekten, bir olayı deneyimlemektense onu
internetten takip etmeyi ya da fotoğraflarına bakmayı tercih ediyorsa bu
noktada bir sıkıntı var demektir. O yüzden teknolojiyle ilişkisini sadece
gençlik değil insanlık olarak da yer yer kritik etmek gerekmektedir.
Teknolojinin imkân ve fırsatlarından yararlanırken insani olanı ihmal etmemek
gerektiğini hatırda canlı tutmak belli düzeyde bir denge de getirecektir.
"DÜNYAYA MODEL BİR ÜLKEDE YAŞAMAK
İSTİYORUM"
Türkiye’yi gençler üzerinden
düşündüğünüzde nasıl bir gelecek tasarlıyorsunuz? Nasıl bir Türkiye’de yaşamak
istiyorsunuz? Gelecek hayalinizi kısaca anlatır mısınız?
Geçmişine ve değerlerine bağlı, İslam’ın aydınlığı ile
taçlanan, akleden, zulmetmeyen, ötekinin hakkını çiğnemeyen ve bir arada
yaşamayı külfet olarak görmeyen, geleceği bireysel çıkarlarına göre değil
toplumun ve insanlığın ortak faydasına göre şekillendiren gençlerin yetişeceği
bir gelecek tasavvur ediyorum.
Daha özgür, eşitlikçi, vicdanların hür olduğu,
prangalardan uzak, paylaşımın hakça olduğu, insanca varoluşumuzu yaşayacağımız,
dünyaya model bir ülkede yaşamak isterim.
