Suriye’de
2011’de başlayan iç savaşta bugüne kadar 200 bine yakın insan hayatını
kaybetti. Savaş nedeniyle ülkelerini terk ederek Türkiye’ye sığınan Suriyeli
sayısı ise 2 milyonu geçti. Türkiye’nin misafir ettiği Suriyeliler başta
güneydoğu illeri olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesinde hayatlarına devam
ediyor.
İstanbul’da
daha önce sokaklarda görmeye alışık olduğumuz Suriyeliler, bugün AFAD ve
belediyelerin çabalarıyla geçici barınma yerlerinde misafir ediliyor. Sivil
toplum kuruluşlarının ve vatandaşların çabalarıyla evlere yerleştirilen, iş
bulunan, bazı temel ihtiyaçları karşılanan Suriyeli aileler, artık Türk halkı
ile kaynaşmış durumda. Onlar artık Türkçe öğreniyor, komşularıyla dertleşiyor,
iş bulup çalışıyor; yaralarını az da olsa sarmaya çalışıp hayatlarına devam
ediyorlar.
İstanbul’da
Suriyeliler’in yoğun olarak bulunduğu ilçelerden biri olan Sultanbeyli’de
yaklaşık 800 Suriyeli aile (10 bine yakın kişi) yaşıyor. Sultanbeyli’de Seyhan Gençlik
Gelişim Derneği ve Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı aracılığıyla Suriyeliler'e gıdadan
battaniyeye, sobadan okul eğitimine bir dizi yardım yapılıyor. Biz de son
olarak Suriyeli kardeşlerimizin evlerine yapılan soba ve kömür dağıtımına
katıldık. Dul ve yetimlerin öncelik verildiği bu yardımda birbirinden ibretlik hikayelerle karşılaştık.
Sultanbeyli’de
Seyhan Gençlik Gelişim Derneği’nde Suriyeliler’e yardım faaliyetlerini organize eden;
onların abisi, amcası, dayısı, babası olan Halil İbrahim Birlik, Suriyeliler’in
en çok işe ihtiyaçları olduğunu ifade ederek “Fakat onların iş kuralları bizden
çok farklı. Bizde hızlı ve fazla saat, az istirahat var. Onlar ise fazla saat
çalışmadıklarından zorlanıyorlar. Burada bir uyumsuzluk oluyor. Zaten
psikolojileri bozuk, savaştan kaçıp buraya gelmişler. Yoklukla tanışmışlar.”
dedi.
150
kişiyi işe koyduğunu söyleyen Birlik, “Patronlarına yalvarıyorum; idare et abi,
tatlı dille çalıştır onları, yavaş yavaş çalışsınlar, güler yüzlü davran
onlara’ diye. Suriyeliler’e de sorarsan “istirahat insanın hakkıdır,
haramdır” diyorlar. Rahatlığa alışmışlar. Şimdilik
Türkiye’ye uyum sağlamaya
çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
Sultanbeyli’de
Seyhan Gençlik Gelişim Derneği’nde Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı ile birlikte
Suriyeliler’e yardım faaliyetleri yürüten Halil İbrahim Birlik ile
yaptıkları yardım çalışmalarını ve karşılaştıkları sorunları
konuştuk.
KONUŞMUYORLAR,
KOŞMUYORLAR VE OYNAMIYORLAR
Sultanbeyli’de
yaşayan Suriyeliler’le ilgili neler yapılabilir?
Sultanbeyli’de
Suriyeli dul ve yetim çok fazla. Bu insanlara yetimlerle ilgili bir program
gerekiyor. Suriyeli normal çocuklara ayrı bir program, yetim çocuklara ayrı bir
program yapılırsa çok güzel olur. Şimdi normal çocuklar ile yetim çocukları
aynı okula koyuyoruz. İçlerinden hemen yetim olan çocuklar belli oluyor.
Konuşmuyorlar, koşmuyorlar ve oynamıyorlar. Dayak yiyince, itilip kakılınca
hemen ağlıyorlar. Acayip bir farklılıkları var!
Burada
Suriyeli çocukların okuduğu 150 kişilik iki ayrı okul var. Biri kız diğeri
erkekler için. 6-8 aydır hep beraberiz. Yazın da eğitim verdik. Onu
gözlemledim. Bu çocukları takip edecek, dertleriyle dertlenecek, onlara
yardımcı olacak bir ekibe acil olarak ihtiyaç var.
Gençlerden
oluşacak bir grupla erkek ve kız çocuklarıyla ilgilenecek ayrı ayrı gruplar
oluşturulabilir. Bu arkadaşlar bu çocuklarla düzenli buluşmalar
gerçekleştirebilir. Bu çocukların evlerine gidilip gelinebilir. Onları kendi
haline bırakmayıp, dertlerine sahip çıkabiliriz.
Vakıf
ve derneklerin bununla ilgili mutlaka çalışmaları olmalı değil mi?
Biz
gelişmiş bir ülkeyiz. Avrupa’ya parmak ısırtmamız gerek bu hususta. İki milyon
Suriyeli kardeşimiz ülkemize geldi ve onlar sorunsuz olarak bizimle kaynaştı,
birlikte her zorluğu aşıyoruz. Bunu başarmalıyız. Avrupalılar sonradan bunu
araştırdıklarında altından ne gibi ruhun olduğunu kendileri de görecek. Ahmet
Yeseviler’in, Mevlanalar’ın, Yunus Emreler’in kültürünün yattığı ortaya
çıkacak. Batılılar buna şaşıracaklar. Ve diyecekler ki biz Türkiye’den fikir
alalım, bilgi alalım. Aynı zamanda bu çağımızın hastalığıdır.
Gösteriş
ve reklam çalışması olmadan gerçek bir çalışma yapmamız gerekiyor. Yetimin
ciğerine kadar inecek, ev ev dolaşıp onların nasıl bir durumla karşı karşıya
olduklarını görecek, ona göre elinden geldiği kadarıyla yardımcı olmaya
çalışacaksın.
SURİYELİ
YETİM AİLELERİN EVLERİ
Yardımcı
olduğunuz Suriyeli ailelerden bizlere birkaç tane örnek anlatır mısınız?
Elbette.
Akşamleyin bir eve gitmiştim. Yetim iki çocuk işte daha eve gelmemişler. Evin
tüpü bitmiş, ev soğuk. Hatta evde soba bacası dahi yok. Ben bu evi nasıl
ısıtacağım şimdi? Ev sahibine söylüyorsun, 200 lira kira alıyor zaten. Bu eve
doğalgaz bağlatılması gerekiyor. Peki, kim bağlayacak bu doğalgazı? Bağlatsak
ev ısınacak. Soba ve kömür var ancak evde baca yok. Bu evde beş tane de
yetim var. Bir de üstelik anneleri hasta. İlacını nasıl alacak? Savaştan yeni
çıkıp gelmişler buraya. İki tane çocuğu var; biri 14 diğeri 15 yaşında. Bu
çocuklar aylık 300’er lira para kazanıyorlar. Yani 600 lira gelirleri var. 200
lira kiraya veriyorlar. Peki, 400 liraya bu insanlar nasıl geçinecekler? Ne
yiyecekler, içecekler? Eğer biz bir yetim aileyi durumu iyi olan bizden bir
aile ile kardeş aile yapabilirsek, bu ailede gidip-gelip bu aile ile
ilgilenebilirse bu ailelerin yaşayacağı sorunları en aza indirebiliriz.
KOCASININ
KAYIP OLDUĞUNU SÖYLEYİNCE BAŞLADI AĞLAMAYA
Suriyeli
aileler içinde çalışamayacak durumda olanlar var mı?
Amcasının
oğlunun yanında iki çocuğu ile birlikte kalan bir bayan var. Bir buçuk senedir
kocası kayıp. Bir yaşında bezlenen bir çocuğu var. Bu kadının geçimini
amcasının oğlu sağlıyor. O da acuz, sakat biri, çalışmıyor. Peki bu eve kim
bakacak şimdi? Bu kadının iki tane çocuğu var. O sakat olan amcasının oğlunun
da beş tane çocuğu var. En büyüğü 11 yaşında. Bu kadın da daha genç bir
kardeşimiz. Bu gelinin durumu ne olacak? Bana kocasının kayıp olduğunu
söyleyince başladı ağlamaya. Ağlayınca sen de insansın, hemen cebimde bir
miktar para vardı. Parayı uzatıyorum almak istemiyor, ellerini yumuyor. Dedim
al bu parayı, çekinme! O kadar çok örnek var ki…
Sabah
bilgisayarda yardım ettiğimiz ailelerin çizelgesine baktım. Dördüncü ayda
uğramışız ondan beri hiç uğramadığımız evler var. Durumları ne alemdedir hiç
bilinmiyor? Hepsinden mesulüz. O ki bu yardımı yapıyoruz yerine ulaştıralım.
ÇOCUKLARIN
VÜCUDU ŞARAPNEL PARÇASI İLE DOLU
Suriyeli
ailelerle ilgili son bir örnek verir misiniz?
Dul
olan birinin iki çocuğu var. Çocukların vücudu şarapnel parçası ile dolu.
Vücutlarında misket ya da leblebi gibi yaralar var. Bunlar çocuğu zehirliyor mu
zehirlemiyor mu bilinmiyor. Çocuk olduğu için yarasına da dokunulamıyor. Bu
yetimler de eniştesinin yanında kalıyor. Ablasının beyinin evinde kalıyor,
düşünebiliyor musunuz? Hem mahremiyete aykırı bir durum hem de efendim bu genç
bir gelin, nasıl kalacak bu aile? Bunlara ayrı bir ev ayrı ilgi alaka
gösterilmesi gerekiyor.
Burada
kardeş aileler olursa bu tür sorunları kolay aşabiliriz. Mesela böyle bir örnek
var. Bir abimiz böyle bir aileyi aldı, onlara ev tuttu, gözetimine aldı.
Zaman zaman ziyaretlerine gidiyor, dertlerine paylaşıyor, Allah ondan razı
olsun!
SÜSLENME
VE GİYİNME GİBİ KÜLTÜREL ALIŞKANLIKLARI VAR
Suriyeli
ailelerin hayatında başka neler gözlemeleme fırsatınız oldu?
Suriyeli
ailelerin bazılarının tutumlu değil. Süslenme ve giyinme gibi bazı kültürel
alışkanlıkları var. Zaten savaştan çıkmışlar… Düşünebiliyor musunuz? Güzel
elbiselerle nefislerini giydirmeyi alışmışlar. Buraya da gelince bizim eskilere
bakıyorlar. Tamam, eski giyen alıyor da yeni giyinmeye alışmışlar. Mecbur
gidip para veriyor, yeni elbise alıyorlar. Belki evine yiyecek
almıyor elbise alıyor. Niye? Çünkü yeni giyinmeye alışmış. Böyle
kanaatkâr olmayan aileler var. Bu ailelerle tek tek ilgilenmemiz gerekiyor.
Onlardan
yana bize burada hiçbir sorun olmuyor. Kiralarını ve faturalarını güzel
ödüyorlar. Çarşı esnafıyla alışverişini güzel yapıyorlar. Bu kadar
yoksulluklarına, müşkülatta ve gurbette olmalarına rağmen Suriyelilerle ilgili
bir sorunla karşılaşmıyoruz. Bize zararları olmuyor.
Sultanbeyli
Belediyesi, Suriyeli aileler için koordinasyon merkezi kurdu. Bizim derneğin
Suriyeliler için açmış olduğu okula da üç tane servis verdiler. Ama
Suriyeliler’in çocuk okutma kültürleri yok. 10-12 yaşında çocuklar hemen işe
gönderiyorlar. Kızları çalıştırmıyorlar. Bu değerleri bizden ileride.
Fakat bu sefer okula da göndermiyorlar.
TÜRK
AİLELER İLE SURİYELİ AİLELERİ KAYNAŞTIRMA PROJESİ
Suriyeliler’in
yaşadıkları sıkıntıları nasıl aşabiliriz?
Bu
insanların Suriye’den buraya geleli yaklaşık 1,5 yıl oldu. Türkçeyi de yavaş
yavaş öğrendiler. Türkçeyi de tamamen öğrendikten sonra Türk gençleriyle
Suriyeli gençleri kaynaştırma yoluna da gitmeliyiz. Bununla ilgili programlar,
projeler gerçekleştirmeliyiz.
Çocuklara
ve gençlere yönelik bir kültür faaliyeti olabilir. Suriyeli çocuklarla
Türkiye’de yaşayan çocuklar arasında zaman zaman kavgalar olabiliyor. Buradaki
Suriyeli çocukların sokağa düşme tehlikesi var. Yaygın eğitim çalışması
yapılıyor ama daha bilgili, tecrübeli (25-35 yaşlarında) kimselerin buraya
gelmesi gerekiyor. Gençlerle daha fazla haşır neşir olmuş kimseler gelebilirse
daha iyi olabilir.
Suriyeliler’in
bizden beklentileri neler?
Suriyelilerin
ilaç meselesi de hallolmadı. Kaymakamlık bir evrak düzenleyip verecek “Git şu
eczaneye” diyor. Eczaneler ilaç vermiyor. Sosyal yardımlaşma reçeteye bir şey
ekleyecek ki eczane ilacı verebilsin. Bir aylık ilaçları 3 milyar tutuyor.
Kardeş
aile projesi yapılabilir. Aslında bu daha yeni başladık. Şimdilik birkaç aile
oldu. Bunu organize şekilde yapabilirsek daha sistemli, herkesi gözeten bir
çalışma olur.
RAHAT
BİR UYKU UYUYAMIYORUM
Yardımlarda
şehit ailelerine, dul ve yetim olanlara öncelik veriliyor. Suriyeli bir aile
bebeğini elektrikli ısıtıcıyla ısıtıyor. Bazılarının sobası var ama borusu yok.
Onlara soba borusu bırakılıyor. Sobası olan yerlere kömür de veriliyor. Bazı
evlere ise hem soba hem de kömür veriliyor. Her bir ev ayrı ayrı not alınıyor.
Belli aralıklarla erzak dağıtımı yapılıyor.
Üç
tane hasta çocuğu olan bir aileye soba ve kömür bırakıyoruz. Babaları şeker
hastası olan bir Suriyeli aileye yardım bırakırken komşusu olduğunu
öğrendiğimiz Hayrullah Selimoğlu amca ile neler yaşadıklarını konuşma imkanımız
oldu. “İlaçlarını alamıyoruz, ilaç sıkıntımız var” diyor. Anlatmaya başlıyor:
“Daha
önce kaymakamlıktan kağıt alıp eczanelerden ilaç almışlar. Eczaneye ödeme
yapılmayınca şimdi ilaç alamıyorlar. Kaymakamlığa, belediyeye gittik fakat
hiçbir sonuç alamadık. Gerçekten bu insanlar mağdur durumdalar. Acil
olarak ilaç ihtiyaçları var.
[Komşuları
olan Suriyeli aileyi kastederek] Bu abinin iki tane oğlu var. Her biri 200-300
lira aylık alıyor. Zaten 300 lira kira veriyorlar. Böylece geçinmeye
çalışıyorlar. Bizim de gücümüz yok ki yardımcı olalım. Buradaki ailelerin hepsi
dar gelirli. Yardımcı oluyoruz dersek yalan söylemiş oluruz. Ben şahsen üzgünüm
bu durumdan, vicdanen rahatsızım. Bir ensar olamadık. Rahat
bir uyku uyuyamıyorum. Bunların hastaları var, haftada üç defa diyalize
giriyor. Sağ olsun hastaneden gelip götürüyorlar.”



